E. J. Wilkinson Gibb
E. J. Wilkinson Gibb

4. CİLDE BROWN'UN ONSOZU

Dördüncü cildinin tamamlanmasıyla bizi kadîm sistemin sonuna ve hemen hemen günümüze kadar getiren, merhum dostumun Osmanlı Şiir Tarihi isimli eseriyle ilgili olarak bana düşen iş sadece gerekli düzenlemeleri yapmak olmuştur. Bu noktaya gelinceye kadar önümde duran eserde, eğer müellif biraz daha uzun yaşamış olsaydı ya ufak tefek

tadilatlar yapacak ya da ilaveler yapacaktı; bunun dışında eser hemen hemen tamamlanmıştı ve sadece ehemmiyetsiz değişikliklere ya da birkaç yerde açıklamalara ihtiyaç duyuyordu. Mesela Yeni Dönem'le ilgili olarak: Yeni Dönem'de İran terkedilmiş, Fransa'ya yönelinmiştir ve Türk dili hemen hemen yeniden inşa edilmiştir. Bu dilin yapısı ve bu dili konuşanların edebî

idealleri o kadar büyük bir ölçüde değiştirilmiş ki, bununla ilgili olarak müellifin dokümanları arasından sadece üç bahis bulunabilmiştir.

Bunlardan birincisi "Yeni Dönemin Doğuşu" başlığını taşımaktadır. Bu bölümde dönemin karakteri, hareketin başlaması ve önemli temsilcilerinden Şinasî, Ziya Paşa, Kemal Bey, Abdulhak Hamid Bey, Ahmed Midhat Efendi,

Ahmed Vefik Paşa ve Ebu'z-Ziya Tevfik Bey gibi önde gelen temsilcileri ele alınmaktadır. İkinci bölümde Şinasi (M. 1826-1871 )'nin hayatı ve eserleri; üçüncü bölümde ise Ziya Paşa (M. 1830-1880) ele alınmıştır. Bu son ciltle ilgili dokümanların yanısıra müellifin, modern dönemle ilgili olarak da pekçok müsvedde ve not defterlerinde bol miktarda tercüme ve notları

bulunmaktadır.

Bayan Gibb'in, Cambridge Üniversitesi'ne cömertçe bağışladığı eserler arasında bulunan matbu ve taşbasma eserlerden de böyle bir niyeti olduğu anlaşılmaktadır. Fakat bu dokümanlar arasında en değerlisi Türk şiir tarihinin tamamıyla ilgili olarak, elime geçen bir taslaktır ki, en meşhur şairlerin isimlerini, belli başlı eserlerini, onların

hususiyetleriyle ilgili yorumlan içermektedir. Gibb, bu taslağı bir dostu için yazmış; o da bu bilgiyi büyük bir nezaketle bana tevdi etti. Çünkü bu notlar modern dönemle ilgili olarak yazarın maksadını gösterdiği için büyük öneme sahiptir; şüphesiz biraz daha yaşamış olsaydı eserini, mezkur konuyla ilgili son bir ciltle mütekâmil hale getirecekti. Kısa olduğu için

burada nakletmekte bir sakınca görmüyorum.

Yeni Dönem (M. 1859-...)
(Bu dönemin ilhamı Avrupadan özellikle de Fransa'dan gelmektedir.)
Şinasî ( Ölümü M. 1871); az sayıda şiirleri, Fransız şairlerinden tercümeleri (1859), Manzum Masallardı bulunmaktadır. Tercüme şiirleri, Türkçe'ye bir Avrupa dilinden yapılmış ilk şiir tercümeleridir ve bu şiirler

yeni bir çığır açmıştır.

Kâzım Paşa; Divan'ı, Makalid-i Aşk'ı, Bâz u Hunfesa'sı bulunmaktadır. Makalid-i Aşk, Kerbela'da şehid edilen Hz. Hüseyin için yazılmış mersiyelerden oluşmaktadır. Bâz u Hunfesa ise iki paşa için yazılmış hicivlerdir.

Hakkı Bey; Divan'ı bulunmaktadır. Şiirler Nef'i'nin üslubunu andırmaktadır.

Hersekli

Arif Hikmet Bey
Nevres; Divan'ı bulunmaktadır.
Mezkur dört şair divan edebiyatı çerçevesinde şiirler yazmışlardır.

Edhem Pertev Paşa (Ölümü M. 1873) Victor Hugo ve Jean Jacques Rousseau'dan tercümeleri bulunmaktadır.

Ziya Paşa (Ölümü M. 1880), Divan'ı, Zafer-name, Harabat (antoloji)'ı bulunmaktadır. Büyük bir şairdir. Zafer-name, Ziya

Paşa'nın politik ve şahsî düşmanı olan başvezir Ali Paşa hakkında yazılmış bir hicviyedir.

Abdulhak Hamid Bey; pek çok şiirinin yanısıra şu manzum piyesleri bulunmaktadır: Nesteren, Tezer, Eşber. İlk şiir kitabı Sahra'dır. Diğerleri ise Belde, Hacle, Makber, Ölü, Bunlar O'dur (Bu şiirler merhum eşinin anısına yazılmışlardır.), Bir Sefile'nin

Hasbi-hali. Hamid Bey Avrupai nazım şekillerini Türkçeye ilk takdim eden şairdir. Yukarıda zikredilen manzum piyeslerinin yanısıra pekçok mensur piyesleri de vardır. Ayrıca henüz basılmamış pekçok eseri bulunmaktadır.

Kemal Bey ( Ölümü M. 1888); özellikle vatan-perverane yazılmış pek çok şiiri bulunmaktadır. Hamid'in 1879'da Sahra'sını yayımladıktan sonra

Avrupai nazım şekilleriyle şiirler yazmıştır. Muhtemelen Türklerin bu dönemde yetiştirdiği en büyük şairlerinden biridir. Her türde eseri bulunmaktadır; çoğu mensurdur.

Ekrem Bey, şiirleri bulunmaktadır. Zemzeme adında üç bölümden oluşan şiirleri vardır. Hamid Bey'i izleyenler içerisinde en iyisidir. Şimdi ise genç Türk şairleri onu üstad olarak

görmektedirler. Çok yazan bir şairdir, fakat şiirlerinin çoğu dergilerde ve başka yayın organlarında kalmış olup henüz bütünüyle bir araya getirilmemiştir.

Muallim Naci ( Ölümü M. 1893); modern dönemin önemli bir şairi ve münekkididir. Ateş-pare ve Şerare isimli şiirlerinin adıyla anılan iki derlemede pek çok şiiri bir araya getirilmiş ve

yayınlanmıştır.

Hamid, Kemal, Ekrem ve Naci modern şiirin gerçek kurucularıdır. Kısa sürede pek çok genç erkek ve kadın şair onları izlemeye başlamıştır, fakat bu şairlerin eserlerini henüz ayrıntılı olarak inceleme fırsatım olmadı. Birkaç yıl önce Cenab Şehabeddin ve Tevfik Fikret adında iki şair Fransız sembolist ve empresyonistlerinin eserlerini

kendilerine model alarak yeni bir şiir tarzı başlatmışlardır. Hamid ve Ekrem Bey hariç, bu iki yenilikçi şair muhtemelen, yaşayan en iyi Türk şairleridir.
Yukarıdaki özet Gibb'in Osmanlı Şiir Tarihi isimli eserinin son cildinin muhtevasını göstermektedir. Bunların yanısıra yazar muhtemelen, modern Türk şairlerinden Faik Ali, İsmail Safa, Hasan Suad, Celal Sahir ve

Kadir gibi pek çok yazardan ve Küçük Şeylerdin yazarı Sami Paşa-zade Sezai Bey; Aşk-ı Memnu yazarı Halid Ziya Bey; İffet'in yazarı Hüseyin Rahmi; Eylül'ün. yazan Mehmed Rauf gibi pek çok yazardan da bahsedecekti. Şiir Tarihi'nin bu önemli kısmının halen yazılmamış olması büyük bir kayıp ve üzüntü vericidir; zira bildiğim kadarıyla ve eserinden de

anlaşılabileceği gibi, Osmanlı şiirine gerek bilgisi, gerekse duyduğu alâka dolayısıyla, Gibb'in dışında herhangi bir Avrupalının onun gibi sağlıklı yaklaşabileceğini zannetmiyorum. Onun mezkur dört ciltte söyledikleri Osmanlı şiir tarihi ile ilgili sözleri, ebediyete kadar olmasa da uzun yıllar söylenebilecek son sözler olarak kalacaktır. Fakat onun, yeni edebiyat

dönemi ile nihayete eren bu fevkalâde dönüşüme adadığı edebiyat tarihinin son cildini kim tamamlayabilecekti? Şiir Tarihi'nin baskıya hazırlama işine giriştiğim zamandan beri bu soru zihnimi işgal etmiştir. Onun eserine layık bir şekilde, bu görevin ikmal edilebileceği şeklindeki, ümidimi teyit edecek bir yol da bulabilmiş değilim.

Durum bundan ibarettir ve

görevimin bitiminde üzerinde düşünülmesi gereken bir husus olarak şimdilik bir kenarda duracaktır. Elinizdeki bu ciltten başka iki cilt daha olacaktır. Beşinci cilt Gibb'in Yeni Edebiyat Dönemi ile ilgili olarak yukarıda yazdığı üç bölümü ihtiva edecektir. Ben de elimden geldiği kadar bu dönemle ilgili bazı Türk dostlarımdan elde edebildiğim bilgilerle bu cildi

desteklemeye çalışacağım. Ayrıca Mr. R. A. Nicholson'un bir süredir üzerinde çalıştığı bu eserin tamamının bir indeksini de eklemeye çalışacağım. Son cilt ise önceki ciltlerde İngilizceye tercüme edilmiş olan şiirlerin orjinal metinlerini ihtiva edecek olup bütün dönemlerin en tipik şiirlerinden oluşan bir antoloji görevi görecektir.

İkinci cildin

önsözünde, ayrıca üçüncü ciltte bahsettiğim iki önemli konudan yine burada da kısaca bahsetmem gerekecektir: Mr. Gibb'in kütüphanesi ve annesi bayan Jane Gibb tarafından kurulan Gibb Memorial Fonu.

Gibb'in British Museum'a tahsis edilen fevkalâde değerli yazmalar koleksiyonu 3. cildin önsözünde bahsettiğim sebeplerle benim muhafazam altında bulunmaktadır ve bu

eser tamamlanıncaya kadar da kütüphaneye verilmeyecektir. 2. ciltte bahsettiğim matbu eserlere gelince, Gibb'in dul eşi bayan EJ. W. Gibb tarafından, kocasının dostlarına ve mesai arkadaşlarına dağıtılmak üzere ayrılmış; Avrupalılarca Türkiye hakkında yazılmış matbu hayli değerli bir koleksiyon da yine bayan Gibb tarafından İstanbul'daki İngiliz Sefareti Kütüphanesine

bağışlanmıştır. Bununla birlikte matbu ve taşbasma eserlerin tamamı - az sayıda Farsça eserle birlikte- bayan Gibb tarafından cömertçe, Cambridge Üniversitesi Kütüphanesi'ne bağışlanmıştır. Özellikle edebiyat alanında hayli zengin bu değerli koleksiyon çoğu ender bulunan 300 cilt eseri ihtiva etmektedir. Bu eserlerin pek çoğunda Gibb'in el yazısıyla notlar ve

yorumlar bulunmaktadır. Bu koleksiyonun, yakında yayımlanacağını ümit ettiğim bir katoloğunu da kısa süre önce tamamlamış bulunmaktayım.
Gibb'in hatırasını yaşatmak ve eserini tamamlamak amacıyla bir fon kuran annesi 26 Şubat 1904'te vefat etmiş ve ne yazık ki hayatının sonuna kadar yakın bir ilgiyle takip ettiği; oğlunun, hayatını adadığı ve kurduğu vakfın

da ilk meyvesi olacak olan eserin tamamlanmasını görmek nasib olmamıştır. Vakfın Arapça, Farsça ve Türkçe çalışmaları ilerletmek bilhassa önemli metinleri ve tercümelerin yayımlanmasını sağlamak amacıyla da mirasından hayli yüklü bir miktarı yine vakfa bağışlamıştır. Anılar serisinin altı ya da yedi cildi hazırlanmakta veya tamamlanmış durumdadır. İki eserse

-Bayan Beveridge'in Babür-name'si ve benim İbni İsfendiyar'ın muhtasar Taberistan Tarihi- hemen hemen yayımlanmak üzeredir. Vakıf mütevelli heyeti, vakfın hizmet sınırları içerisine giren, yani Türk, Arap, İran medeniyeti, edebiyatı, felsefesine dair eser yayınlamak isteyen bilim adamlarıyla irtibat sağlamaktan son derece memnun olacaktır. Vakıf ya da mütevelli heyetiyle

ilgili bütün haberleşmelerin adresi ilk etapta Mr. Julias Bertram, Clerk of the Trust, 14, Suffolk Street, Pall Mall East, London, S.W. şeklinde olacaktır.

7 Mayıs 1905
Edgard G. Brown

E. J. Wilkinson Gibb
E. J. Wilkinson Gibb

4. CİLDE BROWN'UN ONSOZU

Dördüncü cildinin tamamlanmasıyla bizi kadîm sistemin sonuna ve hemen hemen günümüze kadar getiren, merhum dostumun Osmanlı Şiir Tarihi isimli eseriyle ilgili olarak bana düşen iş sadece gerekli düzenlemeleri yapmak olmuştur. Bu noktaya gelinceye kadar önümde duran eserde, eğer müellif biraz daha uzun yaşamış olsaydı ya ufak tefek

tadilatlar yapacak ya da ilaveler yapacaktı; bunun dışında eser hemen hemen tamamlanmıştı ve sadece ehemmiyetsiz değişikliklere ya da birkaç yerde açıklamalara ihtiyaç duyuyordu. Mesela Yeni Dönem'le ilgili olarak: Yeni Dönem'de İran terkedilmiş, Fransa'ya yönelinmiştir ve Türk dili hemen hemen yeniden inşa edilmiştir. Bu dilin yapısı ve bu dili konuşanların edebî

idealleri o kadar büyük bir ölçüde değiştirilmiş ki, bununla ilgili olarak müellifin dokümanları arasından sadece üç bahis bulunabilmiştir.

Bunlardan birincisi "Yeni Dönemin Doğuşu" başlığını taşımaktadır. Bu bölümde dönemin karakteri, hareketin başlaması ve önemli temsilcilerinden Şinasî, Ziya Paşa, Kemal Bey, Abdulhak Hamid Bey, Ahmed Midhat Efendi,

Ahmed Vefik Paşa ve Ebu'z-Ziya Tevfik Bey gibi önde gelen temsilcileri ele alınmaktadır. İkinci bölümde Şinasi (M. 1826-1871 )'nin hayatı ve eserleri; üçüncü bölümde ise Ziya Paşa (M. 1830-1880) ele alınmıştır. Bu son ciltle ilgili dokümanların yanısıra müellifin, modern dönemle ilgili olarak da pekçok müsvedde ve not defterlerinde bol miktarda tercüme ve notları

bulunmaktadır.

Bayan Gibb'in, Cambridge Üniversitesi'ne cömertçe bağışladığı eserler arasında bulunan matbu ve taşbasma eserlerden de böyle bir niyeti olduğu anlaşılmaktadır. Fakat bu dokümanlar arasında en değerlisi Türk şiir tarihinin tamamıyla ilgili olarak, elime geçen bir taslaktır ki, en meşhur şairlerin isimlerini, belli başlı eserlerini, onların

hususiyetleriyle ilgili yorumlan içermektedir. Gibb, bu taslağı bir dostu için yazmış; o da bu bilgiyi büyük bir nezaketle bana tevdi etti. Çünkü bu notlar modern dönemle ilgili olarak yazarın maksadını gösterdiği için büyük öneme sahiptir; şüphesiz biraz daha yaşamış olsaydı eserini, mezkur konuyla ilgili son bir ciltle mütekâmil hale getirecekti. Kısa olduğu için

burada nakletmekte bir sakınca görmüyorum.

Yeni Dönem (M. 1859-...)
(Bu dönemin ilhamı Avrupadan özellikle de Fransa'dan gelmektedir.)
Şinasî ( Ölümü M. 1871); az sayıda şiirleri, Fransız şairlerinden tercümeleri (1859), Manzum Masallardı bulunmaktadır. Tercüme şiirleri, Türkçe'ye bir Avrupa dilinden yapılmış ilk şiir tercümeleridir ve bu şiirler

yeni bir çığır açmıştır.

Kâzım Paşa; Divan'ı, Makalid-i Aşk'ı, Bâz u Hunfesa'sı bulunmaktadır. Makalid-i Aşk, Kerbela'da şehid edilen Hz. Hüseyin için yazılmış mersiyelerden oluşmaktadır. Bâz u Hunfesa ise iki paşa için yazılmış hicivlerdir.

Hakkı Bey; Divan'ı bulunmaktadır. Şiirler Nef'i'nin üslubunu andırmaktadır.

Hersekli

Arif Hikmet Bey
Nevres; Divan'ı bulunmaktadır.
Mezkur dört şair divan edebiyatı çerçevesinde şiirler yazmışlardır.

Edhem Pertev Paşa (Ölümü M. 1873) Victor Hugo ve Jean Jacques Rousseau'dan tercümeleri bulunmaktadır.

Ziya Paşa (Ölümü M. 1880), Divan'ı, Zafer-name, Harabat (antoloji)'ı bulunmaktadır. Büyük bir şairdir. Zafer-name, Ziya

Paşa'nın politik ve şahsî düşmanı olan başvezir Ali Paşa hakkında yazılmış bir hicviyedir.

Abdulhak Hamid Bey; pek çok şiirinin yanısıra şu manzum piyesleri bulunmaktadır: Nesteren, Tezer, Eşber. İlk şiir kitabı Sahra'dır. Diğerleri ise Belde, Hacle, Makber, Ölü, Bunlar O'dur (Bu şiirler merhum eşinin anısına yazılmışlardır.), Bir Sefile'nin

Hasbi-hali. Hamid Bey Avrupai nazım şekillerini Türkçeye ilk takdim eden şairdir. Yukarıda zikredilen manzum piyeslerinin yanısıra pekçok mensur piyesleri de vardır. Ayrıca henüz basılmamış pekçok eseri bulunmaktadır.

Kemal Bey ( Ölümü M. 1888); özellikle vatan-perverane yazılmış pek çok şiiri bulunmaktadır. Hamid'in 1879'da Sahra'sını yayımladıktan sonra

Avrupai nazım şekilleriyle şiirler yazmıştır. Muhtemelen Türklerin bu dönemde yetiştirdiği en büyük şairlerinden biridir. Her türde eseri bulunmaktadır; çoğu mensurdur.

Ekrem Bey, şiirleri bulunmaktadır. Zemzeme adında üç bölümden oluşan şiirleri vardır. Hamid Bey'i izleyenler içerisinde en iyisidir. Şimdi ise genç Türk şairleri onu üstad olarak

görmektedirler. Çok yazan bir şairdir, fakat şiirlerinin çoğu dergilerde ve başka yayın organlarında kalmış olup henüz bütünüyle bir araya getirilmemiştir.

Muallim Naci ( Ölümü M. 1893); modern dönemin önemli bir şairi ve münekkididir. Ateş-pare ve Şerare isimli şiirlerinin adıyla anılan iki derlemede pek çok şiiri bir araya getirilmiş ve

yayınlanmıştır.

Hamid, Kemal, Ekrem ve Naci modern şiirin gerçek kurucularıdır. Kısa sürede pek çok genç erkek ve kadın şair onları izlemeye başlamıştır, fakat bu şairlerin eserlerini henüz ayrıntılı olarak inceleme fırsatım olmadı. Birkaç yıl önce Cenab Şehabeddin ve Tevfik Fikret adında iki şair Fransız sembolist ve empresyonistlerinin eserlerini

kendilerine model alarak yeni bir şiir tarzı başlatmışlardır. Hamid ve Ekrem Bey hariç, bu iki yenilikçi şair muhtemelen, yaşayan en iyi Türk şairleridir.
Yukarıdaki özet Gibb'in Osmanlı Şiir Tarihi isimli eserinin son cildinin muhtevasını göstermektedir. Bunların yanısıra yazar muhtemelen, modern Türk şairlerinden Faik Ali, İsmail Safa, Hasan Suad, Celal Sahir ve

Kadir gibi pek çok yazardan ve Küçük Şeylerdin yazarı Sami Paşa-zade Sezai Bey; Aşk-ı Memnu yazarı Halid Ziya Bey; İffet'in yazarı Hüseyin Rahmi; Eylül'ün. yazan Mehmed Rauf gibi pek çok yazardan da bahsedecekti. Şiir Tarihi'nin bu önemli kısmının halen yazılmamış olması büyük bir kayıp ve üzüntü vericidir; zira bildiğim kadarıyla ve eserinden de

anlaşılabileceği gibi, Osmanlı şiirine gerek bilgisi, gerekse duyduğu alâka dolayısıyla, Gibb'in dışında herhangi bir Avrupalının onun gibi sağlıklı yaklaşabileceğini zannetmiyorum. Onun mezkur dört ciltte söyledikleri Osmanlı şiir tarihi ile ilgili sözleri, ebediyete kadar olmasa da uzun yıllar söylenebilecek son sözler olarak kalacaktır. Fakat onun, yeni edebiyat

dönemi ile nihayete eren bu fevkalâde dönüşüme adadığı edebiyat tarihinin son cildini kim tamamlayabilecekti? Şiir Tarihi'nin baskıya hazırlama işine giriştiğim zamandan beri bu soru zihnimi işgal etmiştir. Onun eserine layık bir şekilde, bu görevin ikmal edilebileceği şeklindeki, ümidimi teyit edecek bir yol da bulabilmiş değilim.

Durum bundan ibarettir ve

görevimin bitiminde üzerinde düşünülmesi gereken bir husus olarak şimdilik bir kenarda duracaktır. Elinizdeki bu ciltten başka iki cilt daha olacaktır. Beşinci cilt Gibb'in Yeni Edebiyat Dönemi ile ilgili olarak yukarıda yazdığı üç bölümü ihtiva edecektir. Ben de elimden geldiği kadar bu dönemle ilgili bazı Türk dostlarımdan elde edebildiğim bilgilerle bu cildi

desteklemeye çalışacağım. Ayrıca Mr. R. A. Nicholson'un bir süredir üzerinde çalıştığı bu eserin tamamının bir indeksini de eklemeye çalışacağım. Son cilt ise önceki ciltlerde İngilizceye tercüme edilmiş olan şiirlerin orjinal metinlerini ihtiva edecek olup bütün dönemlerin en tipik şiirlerinden oluşan bir antoloji görevi görecektir.

İkinci cildin

önsözünde, ayrıca üçüncü ciltte bahsettiğim iki önemli konudan yine burada da kısaca bahsetmem gerekecektir: Mr. Gibb'in kütüphanesi ve annesi bayan Jane Gibb tarafından kurulan Gibb Memorial Fonu.

Gibb'in British Museum'a tahsis edilen fevkalâde değerli yazmalar koleksiyonu 3. cildin önsözünde bahsettiğim sebeplerle benim muhafazam altında bulunmaktadır ve bu

eser tamamlanıncaya kadar da kütüphaneye verilmeyecektir. 2. ciltte bahsettiğim matbu eserlere gelince, Gibb'in dul eşi bayan EJ. W. Gibb tarafından, kocasının dostlarına ve mesai arkadaşlarına dağıtılmak üzere ayrılmış; Avrupalılarca Türkiye hakkında yazılmış matbu hayli değerli bir koleksiyon da yine bayan Gibb tarafından İstanbul'daki İngiliz Sefareti Kütüphanesine

bağışlanmıştır. Bununla birlikte matbu ve taşbasma eserlerin tamamı - az sayıda Farsça eserle birlikte- bayan Gibb tarafından cömertçe, Cambridge Üniversitesi Kütüphanesi'ne bağışlanmıştır. Özellikle edebiyat alanında hayli zengin bu değerli koleksiyon çoğu ender bulunan 300 cilt eseri ihtiva etmektedir. Bu eserlerin pek çoğunda Gibb'in el yazısıyla notlar ve

yorumlar bulunmaktadır. Bu koleksiyonun, yakında yayımlanacağını ümit ettiğim bir katoloğunu da kısa süre önce tamamlamış bulunmaktayım.
Gibb'in hatırasını yaşatmak ve eserini tamamlamak amacıyla bir fon kuran annesi 26 Şubat 1904'te vefat etmiş ve ne yazık ki hayatının sonuna kadar yakın bir ilgiyle takip ettiği; oğlunun, hayatını adadığı ve kurduğu vakfın

da ilk meyvesi olacak olan eserin tamamlanmasını görmek nasib olmamıştır. Vakfın Arapça, Farsça ve Türkçe çalışmaları ilerletmek bilhassa önemli metinleri ve tercümelerin yayımlanmasını sağlamak amacıyla da mirasından hayli yüklü bir miktarı yine vakfa bağışlamıştır. Anılar serisinin altı ya da yedi cildi hazırlanmakta veya tamamlanmış durumdadır. İki eserse

-Bayan Beveridge'in Babür-name'si ve benim İbni İsfendiyar'ın muhtasar Taberistan Tarihi- hemen hemen yayımlanmak üzeredir. Vakıf mütevelli heyeti, vakfın hizmet sınırları içerisine giren, yani Türk, Arap, İran medeniyeti, edebiyatı, felsefesine dair eser yayınlamak isteyen bilim adamlarıyla irtibat sağlamaktan son derece memnun olacaktır. Vakıf ya da mütevelli heyetiyle

ilgili bütün haberleşmelerin adresi ilk etapta Mr. Julias Bertram, Clerk of the Trust, 14, Suffolk Street, Pall Mall East, London, S.W. şeklinde olacaktır.

7 Mayıs 1905
Edgard G. Brown

E. J. Wilkinson Gibb
E. J. Wilkinson Gibb

İlhamı artık Doğu yerine Batı Avrupadan gelen Osmanlı şiirinin Modern Dönemi ikiye ayrılmaktadır; biri hazırlık, diğeri olgunlaşma dönemi. îlki Şinasi'nin Fransız şairlerinden tercümeler yayınladığı 1859 (1275)'da başlar; ikincisi ise Hamid Bey'in Sahra'sının görüldüğü 1879 (1296)'dur.

Hamdi Gülal
Hamdi Gülal

Tanzimatla (1839) birlikte ilim, fen ve tekniği için Avrupaya kapılarımızı ardına kadar açtık. Bu, zaruri bir açıştı. Zira ilmin vatanı yoktu, Peygamber Efendimiz "İlim, Çinde de olsa arayınız" buyuruyordu. Fakat, Avrupalı bize bunları kaşıkla verirken, sapıyla da gözümüzü çıkarmaya çalışacaktı. Bunu hiç düşünmedik. Avrupadan ilk ithal ettiğimiz; lüks, moda

ve Avrupalının kendi âdet ve an'aneleri oldu. O zaman bize yapılan tavsiyelere de kulak asmadık. Zira Avrupanın içkisi, fuhuşu, solosu, balosu, kokteylleri bize kendimizden geçirmişti.

Orhan Sakin
Orhan Sakin

1829 Edirne Antlaşması, sadece Yunanlılar ve Sırplar için avantajlar içermiyordu; Romanya'ya da bağımsızlık yolu açılmıştı. Adeta, 15. yüzyılda Avrupalı liderlerin elinde dolaşan efsanevî "Türk Kroniği”nin öngörüsü gerçekleşmeye başlamıştı Zira bu metinde "Eğer sultan, yeniçeri ordusunu kaybedecek olursa, ülkedeki bütün Hıristiyanlar ona ayaklanabilir ve

denizin ötesine kadar geri püskürtülebilir" yazıyordu. Benzer bir tahmin de 19. yüzyılın başında bir İngiliz tarafından yapılmıştı. Nizam-ı Cedid birliklerini değerlendiren William Eton; "Bu askerlerin henüz kendilerine güvenleri yoktur ve yeniçerilerin sahip olduğu birlik ruhu ve heyecandan yoksundurlar. İlk savaşta muhtemelen Avrupadan sürülüp çıkarılacaklardır”

tespitinde bulunmuştu.