Sirius Black
Sirius Black

Bir adamın nasıl biri olduğunu anlamak istiyorsan, kendisiyle eşit olanlara değil, astlarına nasıl muamele ettiğine bak.

Mes'ud Bin Ahmed
Mes'ud Bin Ahmed

Yada bilişe eylemeyen kılınç
Olur bilişe yad yada gülinç

Yabancıya, tanıdığa alçakgönüllülük
göstermeyen; tanıdığa yabancı,
yabancıya ise gülünç olur.

Tobias Beck
Tobias Beck

''... Kuş dalda oturup 'Uçmak istemiyorum. Bugün hiç içimden gelmiyor.' demez. Eğer kendinizi devamlı olarak dışsal bir uyarana bel bağlamış halde buluyorsanız büyük ihtimalle içsel benliğinizi dinlemeyi bırakmışsınızdır. Şükran ve alçakgönüllülük sizin daha büyük mutluluklara ve başarılara giden rotanız olabilir."

Ahmet Yaldız
Ahmet Yaldız

Kişi kendisini mutlu edebilmek için başkalarını mutsuz etmemelidir. Aynı zamanda kişi çevresindekileri mutlu edebilmek için sürekli kendisinden taviz vermemeli, boyun eğmemeli ve fazla alçakgönüllülük yapmamalıdır. Kurulan ilişkilerde denge çok önemlidir.

Umut Yılmaz
Umut Yılmaz

Beni en çok sözde ateistlerden ayıran şey, kozmosun uyumunun ulaşılamaz sırlarına doğru tam bir alçakgönüllülük hissidir.
Cevap basit, Tanrı konuşuyor.
-Einstein

Robert Castel
Robert Castel

Hıristiyanlığın yardıma layık olabilmek için kötülükler altında bu-
nalmış olması gereken bir yoksul türünü yüceltmesi ve "bütün ahlaksızlıkla-
nn anası" aylaklığı mahkom etmesi, bu ölçütleri iyice kısıtlamıştır. Her top-
lumda -bir Hıristiyan toplumu da bu bakımdan istisna değildir- yoksul kişi,
çok fazla alçakgönüllülük

göstermelidir ve "kötü yoksul" olduğundan şüp-
helenilmemesi için bahtsız durumunun ikna edici kanıtlannı sergilemelidir

Luis Espinoza
Luis Espinoza

"Biz de taşlar kadar önemliyiz," diye başladım
yeni günün öğretisine. "Eski çağlarda, tannlar bize değerli bir armağan verdiler: yaşam. İşte bu kutsal toprağa ekebiliriz en güzel çiçekleri, en etkileyici ağaçlan. Tannlar bize aynı hediyeyi başka başka ambalajlar içinde sundular; bizim bu gezegenden geçiyor olmamızın aşkın nedenlerini duyumsayanlar için Pachamama

kırmtılan var bunun içinde. Herşey canlı, herşey evrim okulunda ders görüyor. Herşey birer insan, farklı giysilere bürünmüş. Bir gün hepsi yeniden birer yıldız olacak.

Bir insan, daha uykudaysa, gururlu davranır,
kibir onun kartıdır, etiketidir. Ne çok üzülür
Pachamama çocuklannın yanlış yola sapmasına! Ne sık kapanır Evrensel kapı

alçakgönüllülük pasaportu taşımayanların yüzüne! Kibirli insanlar, Ajlla, kendi budalalıklarının tutsağıdırlar. Kendilerini durmadan aldatan düşüncelerden gelen acayip laflar söyleyip dururlar. Ç oğunlukla kendilerini "iyi insan" sayarlar.
Kendilerini başka insanlardan üstün kılan bir dolu erdemler, yetenekler, bilgelikler yüklemeye eğilimleri vardır kendilerine.

Tüm bunlar gerçek bir hapisane hücresi oluşturur göze görünmeyen, ama onlan aptalca konuşturan. Bir ölüyü dört kibirli insan götürse mezarlığa gerçekte beştir ölü sayısı.

Böyle bumu büyük davranışlardan gelen başka
büyük sorun da, bu tip bir kişinin, çirkin tutumlarını sürdürürken, yalnızca bu gerçeğin içinde yaşamak zorunda kalmasıdır,

böylece ortaya çıkan kısır döngü kendi budalalığını besler durur.

Kibirli insanların aptal olması kaçınılmazdır,
çünkü onlar herşeyi kendi standartlarıyla değerlendirirler.

Herşey onlara göründüğüne göre iyidir ya da
kötüdür. Hayatları biteviyedir, çünkü durmadan
kendilerini başkalarıyla karşılaştırırlar.

Kararlarını
çevreden edindikleri çarpık imgelere bakarak verirler.
Kibirli olanlar acı içinde yaşarlar, çünkü onlar iç
gelişmelerinin yerine başkalarıyla girdikleri gülünç yansı koymuşlardır; böylece hep gerilimli hep telaşlıdırlar.

Bu acelecilik, bu saplantı sahip olduklarının
tadına varmaktan alakoyar onlan. Mutlu olmadıklarından

hastalanırlar. Bu nedenle soluklan hep sığdır:
özdekçidirler, yüzeyseldirler, anlamsızdırlar; hatta
tinsellik evrenine bile girseler böyledir bu. Bütün
süprüntülerini birlikte getirdikleri için, aynı yanılgılar sürdürürler, bunun sonucunda da hiçbir şeyi anlayamazlar.

Tinsel uygulama onlar için gülünç bir
alay etmeye dönüşür; en başta

da kendileri gülünçleşirler.

İnsanda alçakgönüllülük olmazsa, Pachamama'nın
kutsal dinine girmek olanaksızdır. Gurur ve
kibir Gezginin Yolu'nun tüm karşıtıdır. Alçakgönüllülük
olmadan bilgiye ulaşılamaz, alçakgönüllülükle
biz tüm gerçeklere, tüm boyutlara girebiliriz.

Alçakgönüllülük,
Ajlla," diye sürdürdüm,

"bizim için niteliksel
olarak farklı bir titreşimdir. Alçakgönüllü olan
yavaş yavaş güçlü kudretli olur. Kendilerini korkulardan arındıranlar ancak gerçekten alçakgönüllü olabilirler. Alçakgönüllülük temelde bir cesaret davranışıdır."

"Alçakgönüllü olmak neden bu denli güçtür,
Chamalü?" diye sordu Ajlla, apaçık bir ilgi ile.

"Kaç kez aynı şeyi sordun bana?" dedim. "Çağdaş
insan için özellikle zordur bu. Sanının aileden ve
okuldan alınan eğitim ile ilgisi vardır. Orada insanlar bireyci olarak, bencil olarak yetiştirilirler. Başkalarına karşı sorumluluk taşımasını öğrenmezler. Çağdaş insan paylaşmaktan çok yarışmayı öğrenir, bir kalp krizi onu bu cehennem yarışından

çıkaranadek koşup geçmeye uğraşır başkalarım.

Alçakgönüllü olmayışı ruhun gözlerini örten bir
bağ gibidir. Kibirli olan pekçok şeyin ayrımında
olmadan geçer bu dünyadan."

"Ajlla," dedim, birden ses tonumu değiştirerek,
"sen benim en kötü öğrencilerimden birisin."
"Chamalü , " diye bağırdu şaşkınlıkla " niçin böyle

söylüyorsun?"
"Sana gurur bulaşmasın, kibir seni çürütmesin
diye, dedim," "Alçakgönüllülük Gezgin'in anahtarıdır."
"Bana alçakgönüllülüğü biraz daha anlat, " dedi,
konu ile gittikçe daha çok ilgilenerek," ikiyüzlü
biriyle karşılaşırsam ne yapmalıyım?

Alçakgönülülüğümle
onu onaylamış olmayacak mıyım?"

"Ajlla," diye yanıtladım yavaşça, "sana daha önce
söylemiştim alçakgönüllülüğün budalalık
olmadığım. Onun aptalca bir korkaklıkla ilgisi yoktur.
Tersine, o en cesurca davranıştır, çünkü ancak
cesaretle dolu olanlar gerçekten alçakgönüllü olabilirler.

Alçakgönüllü olmak yüreğiyle yürümek demektir.
Hata yapan birini

görürsen, onu aşağılamak için
fırsattan yararlanmamalısın, ya da sapmamalısın, ikiyüzlülüğe. Alçakgönüllülük gerçek ise, aşk durumunu bırakmayız elden; aynca her durumda gerekli olanı yapmam sağlayan büyük bir bağlılık duygusu
vardır.

Alçakgönüllü olmak sevgi dolu olmak demektir,
anımsamak demektir tanrısal kökenimizi, inançlı

olmaktır dolu bir yaşama. Alçakgönüllü olmak yıldız gibi, ağaçla dağ gibi, çocukla büyük gibi ... duyumsamaktır

Toprakla Güneşin çocuğu, tüm yaptıklarını
kardeşi gibi duyumsamaktır kendini.
Alçakgönüllü olmak hep yüreğinde bir çığrı taşımaktır,
bu yüzden de her durumda doğrusal olan
yalnızca sevecenliktir.

Güneşin yolunu Gezgin, Ajlla, onun davranışlarım
belirleyen alçakgönüllülükle tanır."

"Chamalü, her dakika alçakgönüllü olamazsam
ne olur?" diye sordu Ajlla.

"Alçakgönüllü olmak için çaba göstermen gerekmez",
dedim ona. "Kendi içinde sağlıklı olman yeter.
Sen sağlıklı isen, alçakgönüllülük kendiliğinden akacaktır

sana. O hapis olanlar kendi hapisanelerini
kendileri yapar; her biri kendisinin gardiyanıdır.
Sana bütün yüreğimle söylüyorum, Ajlla, insanın
basma gelebilecek en kötü şey hapisanede yaşamaktır.
İçindeki özgün varlığı bul; içindeki o değerli
doğal koşulu bul. O zaman bedenin gözlerle dolacaktır,
güzellik görecektir sonra bu gözler

nereye
baksa."

Sonuna doğru elimize ne geçse kucaklamaya
başlamıştık: taşlar, ağaçlar, esenyel, karıncalar, bir de
görünmeden bize eşlik eden büyüğümüz. Ayrılırken
ona dedim ki : "Yarın şafakta, doğu tepesinde
olacağım, güneye dönük, o koca taşın bitişiğinde.
Hazırlıklı gelmen önemli."

"Hazırlık mı?" diye

sordu. "Neye hazırlıklı,
Chamalü?"

"Gezgin herşeye hazırlıklı olmalıdır her zaman.
Ancak o zaman layık olur yaşamaya," dedim uzaklaşırken.

Chamalü, Luis Espinoza
The Shamanic Way of The heart, 1995

Thomas Sugrue
Thomas Sugrue

"... Her ruhun ilk bağımsız düşüncesiyle, diğer tüm ruhların ilk bağımsız düşünceleri arasında küçük bir fark oluşmuş durumdadır. Bu nedenle insanların hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeyler farklıdır. Her birinin farklı arzuları vardır ve farklı hayaller kurarlar. Benzer biçimde karma (yani sebep ve sonuç ilkesi) yasası nedeniyle insanların neşe ve

üzüntüleri, eksiklikleri ve dayanma güçleri, zaafları, erdemleri ve ahlaksızlıkları, güzellik anlayışları ve gerçeği kavrayış biçimleri de farklıdır. Bedenle ilgili borçlar, beden tarafından ödenmelidir. Burda insanlar tarafından yapılan yasa ya da Tanrı yasası değil, doğa yasası geçerlidir. Göze göz, dişe diş...
Aynı yasa, birlikte davranan insan grupları

için de geçerlidir. Karma yasası aile, aşiret, ırk ve milletlere de uygulanır. Ruhları tarafından savaş çıkaran bir millet, kendini bir savaş içinde bulacaktır. Alçakgönüllülük ve anlayışla yenilgiye katlanabilirse ya da adil bir şekilde ve merhamet duygularıyla zaferi paylaşmayı bilirse, ancak o zaman bu milletin üzerinden savaş karması kalkabilir..."

Arif Basar
Arif Basar

“İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şeref de ortaktır.”
Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk. Bu arada Atatürk bir duraklama yaptı. Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuşur gibi ilave etti:
“Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak, yalnız bana ait olacaktı.”
Bu belagat karşısında gözyaşımı

tutamadım. Tarihin, zaferlerini kendine mal eden, yenilgileri ise yanındakilere yükleyen sahte kahramanları hatırladım.

Franz Boas
Franz Boas

"Kibirli ve aşağılayıcı tavırlarla otoriter bir tutum sergileyen önemli bir liderin, sıradan insanlara duyduğu toplumsal ihtiyaç olmazsa olmazdır.
Soylular ile sıradan halkın toplumsal olarak doğru bulduğu davranışlar arasındaki farklılık son derece çarpıcıdır. Sıradan bir insandan beklenen davranış alçakgönüllülük ve merhamettir; bunlar hoş ve insancıl

nitelikler olarak kabul edilir."