Rasûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem buyurmuştur ki:
“Ben Allah katında Ümmü’l-Kitab’da (Levh-i Mahfuz’da) peygamberlerin sonuncusu olarak yazıldım. O zaman Âdem arzın üzerinde balçık halindeydi. Size bunun açıklamasını bildireyim: Ben atam İbrahim’in duâsı, İsâ’nın müjdesi, annemin rüyâsıyım. Beni doğuracağı zaman kendisinden bir nûrun
çıktığını ve Şam saraylarını aydınlattığını görmüştü. Peygamberlerin anneleri (çocuklarının) rüyâlarını görürlerdi.”
(Hadis-i şerif, Ebu Nuaym, Beyhakî, Hâkim, Taberânî, İmam-ı Ahmed)
Fezâil-i Muhammediyye, Allâme Yusuf bin İsmail en-Nebhânî
Bir Avrupalı, seyahatinden entelektüel anlamda kazançlı çıkabilmek istiyorsa, son derece düzenli ve canlı bir entelektüel yaşamın aktığı İstanbul gibi bir şehirde neyin nerede olduğunu bilmek zorundaydı. Antoine Galland bunun için yıllarını harcamıştı. 1646’da mütevazi bir ailede dünyaya gelen Galland, anne babası, tanıdıkları ve dini kurumlar tarafından
eğitimini Paris’te sürdürmeye teşvik edildi. Galland Paris’te Latince, Yunanca, İbranice ve Arapça üzerine eğitim almıştı. Fransız Büyükelçi Marquis de Nointel’e refakat etmek üzere 1670’te ilk kez İstanbul’a gönderildiğinde profesyonel kariyeri şekillenmeye başlamıştı ve burada üç yıl kaldı. Büyükelçi Nointel’in görevi Osmanlı İmparatorluğu ile
Fransa arasındaki ticareti düzenleyen ve ilki 1536’da Kanuni Sultan Süleyman ile I. F rancis arasında imzalanan anlaşmalardan Fransa lehine daha fazla ayrıcalıklar koparabilmekti.34 Galland’ın görevi ise Hristiyanlıkta Ayin sırasında sunulan ekmek ve şarabın İsa’nın eti ve kanına dönüştüğüne dair Katolik doktrin olan töz değişimi inancına dair (transubstantiation)
Yunan Ortodoks Kilisesi’nin beyanlarını toplamaktı. Fransız teologlar Antoine Arnauld ve Pierre Nicole, Galland’ın bulgularının kadim Doğu Kiliselerinin de aynı inancı paylaştıklarını kanıtlayacağını, yani Katolik doktrinini destekleyici nitelikte olacağını umut ediyorlardı.35
“Haydar’ın kızıl tayı öldü baba!” dediğinde Ali, Haydar’ın aradaki palamut ağacına varacak kadar büyüyen gözleri, geri geri gelerek palamut ağacından pencereye, pencereden o iç geçirten ürpertici rüzgârın içine karışarak duvardaki İsa’nın kalbine, İsa’nın kalbinden kucağındaki kuzunun gözlerine, kuzunun gözlerinden Haydar’ın yüzüne tekrar
yerleşince, şahlanan bir kızıl tayın sesiyle kendine geldi Haydar.
2 Mayıs 1770
Bu gece Trautie’ye artık bir kadının neden dine döndüğünü ve manastırda yaşamayı seçtiğini anladığımı söyledim. Sadece tek kişiye boyun eğiyorsun, İsa. O sizin kocanız, koruyucunuz. İsa’nın gelini olmakla, İmparatorluğun Kraliçesi olmaktan daha fazla güç kazanıyorsunuz.
Milenianizm (İkinci Binyılcılık) Hristiyanlar tarafından Hz. İsa’nın yeryüzüne ikinci defa geleceğine dair bir inanıştır. Hz. İsa’nın dünya krallığının ikinci binyılı (2000’den sonra) başlamadan evvel Hristiyan misyoner örgütler, dünya sahasının bu gelişe hazır olabilmesi için XIX. yüzyıldan itibaren büyük bir enerji ile kendilerince doğru bildikleri
Hristiyan mezhebini yaymaya çalıştılar. Avrupalı ve Amerikalı Protestan ve Katolik birçok misyoner oluşum, faaliyetlerine Hz. İsa’nın ve onun getirdiği din olan Hristiyanlığın doğum yeri Kudüs’ten başlamayı tercih ettiler. Ayrıca Hz. İsa’nın da Hristiyanlığa kazandırmaya çalıştığı ilk topluluk olan Yahudileri hedef aldılar. Böylece Osmanlı Suriyesi’nin bir
bölümü olan Filistin ve Kudüs, XIX. yüzyılın ilk yıllarından itibaren Hristiyanlığın çeşitli mezheplerini savunan birçok farklı misyoner grubun mücadele sahası oldu. (s. 33)
Nietzsche’ye göre, nihilizm nedir ve hangi koşullarda ortaya çıkar? En genel anlamda, Nietzsche nihilizmi, insanın bir şey istememektense hiçliği istemesi hâli olarak tanımlar. Nietzsche bu durumu Yahudi-Hristiyan-Avrupa kültürü özelinde ele almış olsa da nihilizme varılmasının kaynağında çileci ideali görmekte ve bununsa her kültürde ortaya çıkabilecek bir bakış
açısı olduğunu düşünmektedir. Bu anlamda, Nietzsche nihilizmin kaynağını Hristiyanlığa (ya da genel olarak herhangi bir dine) olan inancın modern bilimin etkisiyle sona ermesinin eseri olarak görmez. Tam tersine Hristiyanlığın (ve genel olarak çileci idealin) yaşamı yorumlayış biçiminde gizliden gizliye işlediğini düşünür. Nihilizm çileci idealin insanlığı
getireceği nihai durumdur.10 Bazı yorumcular Nietzsche’nin ”Tanrı öldü” ifadesini nihilizimin kaynağı olarak görürler. Oysa Nietzsche devamında “onu biz öldürdük” diye eklemektedir. Bununla Nietzsche ne demek istemiş olabilir? Hristiyanlık inancına özgü Tanrı, Kutsal Ruh ve İsa üçlemesinin birliğini varsayacak olursak İsa aynı zamanda insan bedeninde kendini
gösteren Tanrı konumundadır. İsa’nın çarmıha gerilmesi demek Tanrı'nın kendini feda etmesi anlamına gelmektedir. Bu ise tam da Nietzsche’nin söylediği gibi, insanların Tanrı’yı çarmıha gererek öldürmüş olması demektir. Nietzsche 'Tanrı öldü' söylemi ile Hristiyanlığın sonunun geldiğini bildirmekten ziyade Hristiyanlık öğretisinin içinde saklı olan bir
bakış açısına işaret etmekedir.
Haçlılar ordusunun esas unsurunu ana vatanlarında sefalete düşen fakir şövalyeler ‘Sans avoir’,yahut yurtlarında açlığa mahkum olan topraksız köylüler teşkil ediyordu;bunları Şark’a süren şey imansız ‘Sarasinler’tarafından esir edilen İsa’nın merkadini kurtarmaktan ziyade Avrupa’da kaybettikleri fani dünyanın refahına kavuşmak ümidi idi.Bunlar köy ve
kasabaları yağma ve tahrip eden çapulcu grubu idi.