üstündür ile ilgili sözler

"Sorun şiir ile bilimin hangisinin üstün tutulduğundan çıktı. Ahlakın temizliğine hizmet eden edebiyat ile bilimin karşılaştırılmasına dönüştü. Hangisi üstündür dersiniz.

Tarihin yol göstereciliğiyle maziye dikkatimizi çevirirsek görürüz ki eskiler her şeyden önce edebiyata önem vermişlerdir. Şimdi bile vatan evladına öncelikle edebiyat ve ahlaka dair

kitaplar okutuluyor. Bilim ikinci dereceye bırakılıyor. Böyle olması gerekmez mi?"
Fazlı Necib

İDDİA
"Hz. Muhammed 'in mucizelerinden birisi" "şakk-ı Kamer"(Ayın Yarılması) olayıdır.
Olay birçok hadiste geçer. Kur’an Kamer 1.ayetin de "Kıyamet saati yaklaştı ay yarıldı" ifadesiyle bunu doğrular. Eğer Ay Arap yarımadası uzerine içine yeni doğuyor ise Astronomi ile ilgili Çin vs. büyük medeniyetlerde neden böyle bir kayıt bulunmaktadır.
Bunu sadece

Müslümanlar mi görmüştür.
Elçi Ayı yarmadan çevresinde bulunanları ikna edemiyecekti.
Hiç böyle olmadan iman daha makbul değil midir?

İZAH
Kamer 1"Saat yaklaştı Ay yarıldı."
Sistemin son bulmadan önceki muhtemel bir olaydan bahseden bir ayettir.
Büyük ihtimal ile o zamanda son dan önce insanlar bunu izleyecekler.
Son senaryolarından

biride meteor düşmesine dairdir. Olayın mahiyeti bizim için bilinmezdir.
"Onlar bir ayet görseler yüz çevirirler." (Kamer 2)
Buradaki "ayet" kelimesi (mucize) olarak çevrilerek bu olayın
Hz Muhammed ile alakalı olduğu sanılmiştir.

Ancak Kur'an'da sihir ve ayet kelimeleri Saffaat ve Müddessir Sürelerin de şöyle yer alır " VE bir ayet gördükleri zaman

alay ederler" Ve:Bu sadece apaçık bir sihirdir" derler." (Saffaat 15)
"Sonra baktı sonra yüzünü ekşitti ve suratını astı. Sonra arkasını döndü ve kibirlendi. Şöyle dedi:
" Bu sadece öncekilerden nakledilen bir sihirdir(büyüdur. ) Bu yalnızca bir insan sözüdür."(Müddessir 21-25)

Bu ayetlerde sihir denilen, muhatabını etkileyen Kur'an ayetleridir. Yoksa

sihirbazların sihirleri değildir.
Zaten Kamer süresinin devamı bu sihirrin ayetler olduğunu kanıtlar mahiyettedir.
" Yalanladılar ve kendi heva (istek ve tutku)larına uydular; oysa her iş 'sonunda kendi amacına varıp karar kılacaktır.' Andolsun, onlara (kendilerini şirkten ve bozulmalardan) caydırıp vazgeçirtecek nice haberler geldi. Bunlar son derece hikmetli

haberlerdir, ama uyarılar işe yaramıyor." (Kamer 3-5)

Mucize kavramı Hicri 3. Yüzyıldan sonra kitaplara girmiştir Arapça bir kelime olan mucize Kur'an'da hiç geçmemesine rağmen itikadi bir mesele haline gelmiştir elçilerin gösterdiklerini bazı alışılmadık olayları sünnetullah çerçevesinde anlayanlar Allah'ın kudretine helal geldi zanlı ile tekfir edilmiştir.

Kur'an'daki anlatılan tüm olağanüstülükler bu dünyanın kanunlarına uygun anlaşılmalıdır.

Zira Mucizeler sünnetullah çerçevesinde gerçekleşmiştir.
Olağanüstü güçleri olan birinin mücadele vermekten uzak yaptığı tebliğden ve ispattansa kısıtlı imkanlara rağmen Emek odaklı bir mücadele ile kazanılan ikna daha değerli ve üstündür zaten iman ispat

ile değil ikna ile edilen bir kanaattir resullerin işi ispat değil ikna dir
Zira mutlak gayb olan Allah’ı ispat imtihanı bitirir.
Elçiler tabiat kanunlarına aykırı şeyler yapıp Elçiliği ispatla sorumlu değil imtihan perdesini kaldırmayacak ölçüde insanları ikna ile sorumludur.
Kadir - i mutlak olan Allah'ın koyduğu yasaları bozmadan murat-i İlãh'ı yı

gerçekleştirdiğini savunmak bizce daha doğru daha yüce bir bakış açısıdır."
{H. Kemal Gürger Ateizm ve Deizmin Sorularına Karşı İddialar ve İzahlar sf ;181-183}

Vedantinler Tanrı'nın beş biçimde bulunduğunu öğrettiler; (i) akıl yürütme yoluyla bulunamayan ve anlaşılamayan üstün biçim olarak; (ii) yeryüzüne inmiş hallerinde (avatara); (iii) her
bireyin kalbinde veya öz varlığında olarak; (iv) evrenin iç denetçisi olarak; (v) kutsanmış ikona içindeki ilahi varlık (murti) olarak. Tanrı aşkın ve üstündür fakat aynı

zamanda evrenin her noktasında vardır ve ulaşılabilirdir. Ramayana'da Rama'yla ve Bhagavad-gita'da Krişna'yla gördüğümüz bağışlayıcı Tanrı, ihtiyaç duyulan zamanlarda insanlığa yardım etmek için avatara olarak yeryüzüne inebilir.