AB, üretimini düzenlemek amacıyla çikolatayla ilgilenmiştir; aslında bu girişim çikolata dünyasının çokuluslularından gelmiştir ve bunlar Avrupa parlamentosundan bir direktif değişikliği çıkarmayı başarmışlardır (15 mart 2000 ) : 73/241 ECC : buna göre çikolata üreticileri kakao yağı yerine başka kullanma hakkını elde etmişlerdir(ürünün %5 i oranında).
Çikolata Avrupası bu yağlı bitkisel madde kullanımına uzun zamandan beri izin verev Britanya , İrlanda ve Danimarka gibi ülkeler , kısa bir süre önce izin vermiş olan Finlandiya , İsveç, Portekiz ve Avusturya gibi ülkeler ile Avrupa’da üretilen çikolatanın %71 ini sağlayan bu maddelerin kullanılmasını her zaman reddeden pürist ülkeler arasına bölünmüştür. Söz
konusu yağlı madde içeren çikolatalar Artık bütün Avrupa’da üretilebilmekte ve serbestçe bütün Avrupa’da dolaşabilmektedir. Sanayiciler çikolata fiyatının %9 unu oluşturabilen kakao yağı kullanımını sınırlandırarak bunların maliyetlerini düşürebilmektedir.
Bu karar aynı zamanda tüketicinin protestolarına yol açmıştır; bu tüketicilere göre dünya
kakao tüketiminin %40 ı Avrupada’dır ancak üreticilerin üretimleri ve gelirleri düşmektedir. 11 milyon kişi kakao ticareti zincirine bağlıdır ve Fildişi Sahili’nde bazı kakao plantasyonlarının yerini yasak uyuşturucu ( hintkeneviri, esrar) tarımı almıştır.
Hüzün ve sıkıntı boş midesinin asit üretimini artırmıştı. Çöpe hırs ve kızgınlıkla attığı eşyaları -dişini azıcık sıkıp- bugüne saklayabilseydi, şimdi çektiği parasal sıkıntıdan en az beş yıl için kurtulmuş olabileceğini hesapladı.
"...Kitle, şiir karşısında acizdir. Çünkü şiir, bu çarpık düzenin işleyiş mantığına uygun bir anlam üretimini reddeder. Mevcut dünyanın dekoruna katkı sunmayan şiir, bütünüyle karşı kültürel bir yapıdır. Kültürün karşısında yer alan otonom bir cephedir..."
Gün gelecek, solar bir akıntıyla, dehşetengiz bir depremle, muazzam bir selle tabiat insanlığın şimdiye kadarki üretimini yok edecek. Yahut sermaye, ensesinde nefesini neredeyse bir varoluş koşulu olarak hep hissettiği o muazzam çöküşü kendi taşlarından inşa edecek. Belki de ikisi birden olacak. O zaman türdeşlerimiz hakiki tekillikleri taşlar ve sopalarla kuracaklar.
Çağcıl bir varolma biçimine dönüşen “tüketim”, sanatın özerkliğini tanımamakta, yayınevlerinin kâr gözeten politikalarının ve alana hâkim olan “trend”lerin kültür üretimini şekillendirmesine neden olmaktadır. Nitekim Harvey, postmodernizmin “gösterilenden çok gösteren, mesajdan (toplumsal emek) çok araç (para) üzerinde durması, işlevden çok kurguyu
(icadı), şeylerden çok göstergeleri, etikten çok estetiği vurgulaması[ndan]” (123) söz ederken, bu noktaya temas etmektedir.
Kraft, bünyesinde birçok şekerli ürün üretimini barındıran bir şirket.
Bu atılımın nedenini Şirketin CEO’su Maxwell Hamish şöyle açıklıyor;
“İnsanlar içki ve sigarayı bırakabilir ama yemeği asla.”
Karbonhidratların zararları
Karbonhidratların az tüketimi, baş dönmesi, halsizlik ve yorgunluğa sebep olur. Karbonhidratların fazla tüketimi kan şekerini yükseltir. Bu sebeple de diyabet başlangıcına sebep olur. Karbonhidratlar kilo fazlası olan kişilerde çok tüketilmesi, insülin direncinin düşmesine sebep olur.
Omega 3 ve Omega 6 kaynakları:
Omega-3: En
iyi kaynak keten tohumudur. Balık yağları okyanuslardaki kirlilikten dolayı bozulmuştur ve tohum yağlarından 25 kat daha dengesizdirler.
Omega-6: Çoğu tohumlar ve kabuklu yemişler, badem, susam, ayçekirdeği iyi birer kaynaktır.
Her ikisi: Kenevir tohumu, cevizler ve kabak çekirdeğinde her iki Omega yağı da bulunur. Kenevirde ideal bir denge bulunmaktadır.
Sağlıklı yağlar keten tohumu yağı veya bazı karışımlar. (Udo’s Oil gibi)
Bu yağlar, tatlarını ve besin değerlerini koruyabilmeleri için yemekler hazırlandıktan sonra ilave edilmelidir. Başlıca kaynağı hayvansal kaynaklar olan doymuş yağlar kesinlikle uzak durulması gereken yağlar sınıfına girer. Sağlıklı yağların aksine çok az miktarda mikro besin
içerirler, kandaki kolesterol ve lipit seviyesini yükseltirler, kalp damar sağlığımızı riske atarlar, canlılığımızı azaltır ve hastalıklara neden olurlar. En önemli tehlikeleri ise faydalı yağların çoğunu etkisiz hale getirmeleridir. Kısaca, doymuş yağlar hem sağlıksız hem de gereksiz yağlar olarak da anlandırılabilir!
Uzak durulması gereken bir başka
yağ türü ise trans ve hidrojenleştirilmiş yağlardır. Bu yağlar faydalı yağlar işleme tabi tutulduğunda, arıtıldığında veya pişirildiğinde, ısı, ışık ve oksijenle yapıları bozulduğunda meydana gelirler. İşlenmiş bitkisel yağlar, margarinler, ekmekler, pastalar ve tatlılarda kullanılan bu yağlar enerji üretimini zayıflatır, hücreler arası iletişime engel olur,
hücre zarlarının bütünlüğünü zayıflatarak zararlı maddelerin kolaylıkla hücre duvarından geçmesine neden olur, bu sırada sağlıklı olan unsurları da dışarı atarak hücrelere zarar verirler. Bu özellikler, trans ve hidrojenize yağları doymuş yağlardan bile daha zararlı yapar.
Sağlığımızı korumak ve sağlıklı olma halini sürdürebilmek için
seçtiğimiz yağlar konusunda çok dikkatli olmalıyız. Pişirme, kızartma gibi işlemler sırasında sağlıklı yağlar potansiyel birer düşman ve sağlıksız yağlara dönüşürler. Bunun için yemekleri hazırladıktan sonra faydalı yağları ilave etmek yapacağımız en sağlıklı yemek hazırlama biçimi olacaktır. Kabuklu yemişler ve tohumlardan çıkartılan faydalı yağlar
ise günlük yaşantımızın ayrılmaz parçaları olmalılar.
14 Yaygın Otoimmün Rahatsızlık
80'den fazla otoimmün hastalık bulunuyor. En yaygın 14 tanesi olarak şunları sayılabilir:
Tip 1 Diyabet,
Romatoid Artrit (RA) (Eklem İltihabı),
Sedef Hastalığı (Psöriyazis/Psöriyatik Artrit),
Multipl Skleroz (MS),
Sistemik Lupus Eritematozus,
İnflamatuvar Bağırsak Hastalığı (İBH),
Addison Hastalığı,
Graves Hastalığı,
Sjögren Sendromu,
Haşimato Tiroiditi,
Myasthenia Gravis,
Vaskülit,
Pernisiyöz Anemi,
Çölyak Hastalığı