“Atatürk’ün kahve içtiği fincanı telvesi ile birlikte saklıyorum“
Hatta bizim hizmetçi vardı, onu yıkarken tuttum “Aman! Yıkama, telvesi ile kalsın!“ Usul öyledir saklanırken.
"Tohum ekmeden nasıl ürün vermesini beklersin toprağın? İnsan kalbi de öyledir evlat. Sen iyilik ve güzellik tohumunu ekersen kalplere, ummadığın bir anda, beklemediğin bir kişi yardımına koşar gelir uzaklardan. (...)"
"Her zaman öyledir ya, küçücük bir tartışma alevlenir ve anlamsız bir dargınlığa neden olur.."
Kitabımdan en sevdiğim bölümü alıntı yapmak istiyorum :)
“Bu bir zehir mi sizce Algaryon?” diye soruyu Algaryon’a sordu bu sefer Betuelle.
“Hayatta birçok şey zehir olabilirken aynı zamanda panzehir de olabiliyor, Bayan Betuelle! İkisi arasındaki ince çizgiyi yakalamak bir usta işidir. Her şeyin çaresi miktardadır. Örneğin sevgi de öyledir sevgili
Betuelle… Sevgi mükemmel bir mutluluk kaynağıdır. İlaç gibidir âdeta. Seni bütün dertlerinden uzaklaştırır sevgi. Ama biraz fazla sevdin mi, işte o zaman canını acıtır. Çünkü sevdikçe daha çok değer verirsin. Verdiğin değeri arttırdıkça, sen değersizleşirsin. Senin canın yanar, sevdiklerin sana zarar vermeye başlar. Kontrolden çıkarsın, kontrolden çıkarlar.
Panzehir ile zehir arasında da böyle bir ilişki vardır, Betuelle. Belki zehirden az koyulursa panzehirdir, ama eğer biraz daha fazlası koyulur ise can çekerek öldürecek zehirli bir iksir. Kim bilir…”
Histeri hastalarımızın pek talihi yoktur; rahatsızlıkları öyledir ki hemen hemen her zaman suç ya da hile ile karıştırılır. Kimileri nöbetleri yahut şeytan pençesi vakaları sebebiyle yakılmış, kimileri ise amorozlarının tedavisi için hapse atılmıştır.
Karşılarına man adasına kayıtlı bir paravan şirket çıktı. Sahibi hakkında bilgi verilmiyordu. Verilmesine gerek yok, patron. Bazen belli şeyleri gizlemek için kullanılıyor bu şirketleri. Her zaman öyledir demiyorum ama daha gevşek vergi yasaları olan ülkelerde kurulmalarının nedeni bu.