Hamza Nuh Özer
Hamza Nuh Özer

"Eğitim sistemi tatiller arasına kuruludur zaten. Öğretim sistemine çevirip; bütün hayata, gerekliliklerle beraber yayamadığımız sistem. Anlamsız bir bilgi yığını; herkes için cebir, herkes için edebiyat var. Doktora edebiyat, çobana cebir öğretiyoruz. Aslında bir şey bilmeyen bir mezun yığını üretiyoruz."

Büşra Ümmühan
Büşra Ümmühan

Bir Hikaye
Şehrin kapısında yaşlı bir çoban yanındaki çırağıyla bir kayanın üzerine oturur, bir yandan büyük koyun  sürüsünü gözler bir yandan da mekanik el hareketleri ile pazarda sattığı süveter ve çorapları örermiş.  Bir gün bir ziyaretçi gelmiş,  aehrin kapısından içeri alınmayı bekleyen erkeklerin yanında sıraya girmiş ama adam tereddütlü

görünüyormuş.  Çobana yaklaşıp sormuş.
"Şöyle bana yaşlı adam , bu şehirde yaşamayı tavsiye eder mısın? Buraya yerleşip küçük bir iş bulmayı düşünüyorum ama amacıma bu kadar yaklaşınca kalbime bir korku doldu. Bu şehrin insanları nasıldır? Onlara güvenebilir miyim?"
"Geldiğin şehirdeki insanlar nasıldı?" diye sormuş çoban.
"Ah!" demiş

adam. "Hepsi yalancı,  dolandırcı,  hırsı! Bu yüzden yeni bir yer arıyorum. Beni sürekli hayal kırıklığına uğratmalarından bıktım. "
"Ne yazık ki bu şehrin insanları da aynı.  Iyisi sen yoluna devam et. "demiş yaşlı çoban.  Yaklaşık bir hafta sonra başka bir ziyaretçi gelmiş çobanın yanına
"Şöyle bana yaşlı adam , bu şehirde yaşamayı tavsiye

eder mısın? Buraya yerleşip küçük bir iş bulmayı düşünüyorum ama amacıma bu kadar yaklaşınca kalbime bir korku doldu. Bu şehrin insanları nasıldır? Onalra güvenebilir miyim?"
"Geldiğin şehirdeki insanlar nasıldı?" diye sormuş çoban.
"Buna çok üzülüyorum işte, dünyanın hiçbir yerinde o kadar sevgi dolu ,güvenilir insanlar tanımadım.  Bir hafta önce

ayrıldım, şimdiden özledim. "
"Evet, şanslısın yabancı, buranın insanları  da aynı. "demiş çoban.
Iki konuşmayı da duyan çırak sormuş,
"Neden bu adamlara farklı cevaplar verdin? Bir hafta içinde insanlar tamamen değişmiş olamaz. "
"Hayır evladım, bu adamların her birine kendilerinin yaşayacakları gerçeği söyledim.  Dünya içimizde

taşıdığımız korkuların aynasıdır. "

Ghislaine Dehaene
Ghislaine Dehaene

Herodotos'a göre Firavun Psammetik I, MÖ 7. yüzyılda insanlığın en eski dilinin Mısır dili olduğunu kanıtlamak istedi! Bunu doğrulamak için yeni doğmuş iki bebeği, keçileriyle birlikte yetiştirmesi için bir çobana teslim etti. Çoban bebeklerin önünde tek söz söylemeyecekti. Heyhat! Çocukların söylediği ilk sözcük Frigya dilinde ekmek anlamındaki bekos oldu.

Hatice Babavatan Uğur
Hatice Babavatan Uğur

Günlerden bir gün çoban, koyunlarını
almış, kavalını öttüre öttüre ormana gitmiş. Ormandan geçerken baykuş sesleri duymuş. Biraz korkmuş. Kavaldan bir
ses gelmiş. Ama kavalı dinleyenler koyun ya! Çobanın korktuğunu anlayan olmamış. Neyse... Ormandan sonra genişçe bir araziye gelmişler. Çoban kavalı üflemeyi
bırakmış. Koyunlar da otlamaya

başlamış.
İşte tam bu sırada koyunların kokusunu
alan bir kurt çıkagelmiş. Kurdu karşısın￾da gören çoban ne yapacağını bilememiş.
Öylece donakalmış. Kurt da bizim çoban gibi korkağın biriymiş. Kurt çobanın belindeki kavalı silah
sanmış. Bu yüzden o da korkudan donakalmış. Çoban “Ya üstüme atlar da beni
bir çırpıda yutarsa.”

diye düşünedursun,
bakalım bizim kurt ne düşünmüş. Meğer o
da silah sandığı kavala bakıp “Ya postumda
birkaç delik açarsa.” diye korkmuş.
İşte bu nedenle ne çoban ne de kurt ilk
hareket eden olmak istememiş. Öylece birbirlerine bakmaya başlamışlar. Bu arada
oradan geçmekte olan tilki durumu fark etmiş.
– Hay Allah! Bugün

şansım bol olacak.
Baksana iki avanak buldum. Bari onları
kullanarak karnımı doyurayım, diye düşünmüş.
Kurnazca kuyruğunu birkaç kez sallamış. Hemen kurdun yanına gitmiş.
– Merhaba kurt kardeş! Çok kötü görünüyorsun. Ne oldu sana böyle, diye sormuş.
– Görmüyor musun tilki? Çobanın kocaman silahı var. Birazdan bana ateş edecek.

Ha evet, gördüm. Eğer bir ateş ederse
şuraya yığılıp kalırsın.
– Çok korkuyorum.
– Korkmakta haklısın. Senin yerinde ol￾mayı istemezdim. Ama sana yardım ede￾bilirim, demiş kurnaz tilki.
– Sahi mi nasıl?
– Çok kolay. Çoban benim eski arkadaşım. İstersen ondan rica edeyim. Seni bu
defalık affetsin, demiş tilki.
– İşe yarar

mı sence?
– Bilmiyorum. Ama hayatını kurtarmaya
çalışacağım. Peki bunun karşılığında bana
ne vereceksin?
– Her ne istersen!
Kurtla tilki böyle konuşurken, çoban korkudan titremiş.
“Kim bilir ne konuşuyorlar? Şimdi ikisi
bir olup beni yiyecekler.” diye düşünmüş.
Tam bu sırada tilki, yavaş yavaş çobana

yaklaşmış.
– Çoban kardeş! Neden orada öyle duruyorsun, diye sormuş.
– Kurttan çok korkuyorum. Galiba beni
yemek için dişlerini biliyor, demiş çoban.
– Evet haklısın. O çok kötü kalpli bir kurt.
Ama korkmana gerek yok. Ondan seni yememesini istedim...
...

Latif Ruhşat Alpkan
Latif Ruhşat Alpkan

İnsanlar niçin kendilerini yönetmekten acizdirler; bir çobana koyun gibi muhtaçtırlar??