Hayat iki kısımdan oluşuyordu:
1-Çocukluğunda koşanlar
2-Çocukluğundan koşanlar
Ateşe vermeli sevmeyi bilmeyenlerin yüreğini
Akıl defterinden bir terazi kurulmalı kalplere
Ben doğru tercihler yapmayı öğrenmeliyim.
Sol yanımdaki bu sızıyı yok etmeli birileri
Gitmekle kalmak arasında sıkışmamalıyım
Kimsenin ikinci tercihi de olmamalıyım artık
Affedin, bu yaşanmaz dünya da fazla bile kaldım.
Ahmet abi! Kusura bakma,
Abi diyorum ama ben de yazabilir miyim sana?
Biraz istasyonlar gibiyim biraz memleket gibi
Benimse gelmiyor içimden konuşmak
Ne çok ihtiyaç sahibiyim oysa ne kalabalığım
Eksiliyor abi; eksilmesin dedikçe penceremden...
Yıkıyorum köprüleri, yakıyorum gemileri de
Kuyudan çıkamıyorsam bu Yusuf ol'a'mayışımdan mıdır?
Kendimden emin attığım her adımda takılıp düşüyorum, sakarlığım değil ama takıldığım yanlışlar benim çocukluğum diyorum kendime.
Okul sıralarından, amfilere taşıdım kitaplarımı,
Şehir kütüphanelerinde öğrendim Dostoyevski' yi.
Bir tek sözümde durmamayı öğrenemedim,
Bir de bırakıp gidenlerin yasını tutmamayı
Yağmur kokulu gecelerin,
Buğulu camlarına çizerdik çöp adamlarını,
Soğukluğu sıcak gelirdi insana,
Sesi huzur verirdi
mandalina kokulu sobaların,
Yine de vazgeçemezdik
yorgan altlarından,
Sokak başından duyulurdu akşamın sohbetleri ,
Silgi kokulu sokaklarında saklanır,
Sobelerdik zamanı,
yaramaz bir çocuğun
gözyaşlarıyla sulardık çimenleri,
Salçalı ekmek yeterli gelirdi karın tokluğuna,
Mevsimi mühim değildi çocukluğumuzun.
Mazlum Cengiz