Kitab, Tanrı'nın insanlarla konuşma aracı.
Michelangelo'nun yaptığı "oturan Musa" heykeline, elindeki çekici fırlatıp "kalk ve konuş" diye bağırdığı söylenir. Musa heykeli dikkat çeken bir nokta, heykelin boynuzlu olmasıydı. Her ne kadar Musa'nın Tur dağından dönüşünden bahseden Tevrat ayetinin Latince çevirisinin hatalı yapılmasıyla, "başındaki ışık" anlamına karşılık gelen İbranice kelimenin aynı
zamanda "başındaki boynuz" anlamına gelmesi sebebiyle, çeviri yakışık yerine boynuz yazılmasının neden olduğu bir karışıklıktan dolayı, Michelangelo'nun heykeli boynuzda yaptığı söyleniyor...
Ruh, Allah'ın Ruhundandır ve cansız bir bir şeye temas ettiği anda o şeyi canlı kılar. Cansızlık, yoklukla malüldür. İnsan, ruhlar mertebesinde, latif bir vücuda sahiptir. Kendisinde nefs vaki olmadığından dolayı, isyan bilinci oluşmamış haldedir. Bu yüzden insanlar Allah'ın sorusuna "Evet" cevabını vermişlerdir. Nefs, ruhun madde ile temasa geçmesiyle ortaya çıkar.
Frederich Nietzsche, ruhsuz insanı yüceltti. Ölü insanı. Nietzche'nin insanı, ruhu alınmış bir insandır.
İnsan hangi tarihte yeryüzüne indirilmiştir? Bunun için bir milat belirleyebilir miyiz? İnsan bizzat kendisine bir tarih biçebilir mi? Doğumunuzun ne zaman olduğunu kendiniz tesbit edebilir misiniz? Sizin için bir başkası doğum tarihiniz hakkında konuşabilir. Siz önceden belirlenmiş verilere göre bir kanaat sahibi olabilirsiniz. Bir başkasıdır hakkınızda konuşan. Her doğan
insan, insanlık tarihini yeniden başlatır. İnsanlık, tek başına bir insan gibi kendi yeryüzü macerasının milat noktasını kendisi olarak nasıl bilebilir? Modern tarihin insanlığın başlangıcı hakkındaki tüm varsayımları, bir insanın doğum tarihi hakkında bir başkası tarafından belirlenmiş bir veri olmadan tek başına konuşması kadar saçmadır. Düşünün ki, bir
insan, kendisi dişında oluşmamış, sadece kendi iç algılarına istinaden ortaya çıkardığı bilgiye göre doğumundan sonraki ikinci günden bahsediyor. Bu nasıl bir şeydir?
Bilgi tatbik edilebilirse, bilinç düzeyine sıçrar ve insanın bilgi (ilme-l- yakin) sahibi olmasından ziyàde bilinç (hakka-l- yakîn) sahibi olmasını sağlar.
İnsan-ı Kâmil, ilmin şehridir. Kalb, o şehrin kapısıdır. O kapıdan girildi mi, o șehrin vücud toprağında hangi çiçeklerin serpilip yayıldığını görür, insan. İlahî isimlerin rengârenk çiçekleridir, onlar. İlahî cemâli renk renk ifşa ederler. Cennet çiçekleri o toprakta biter. Her bir ismin tesbihiyle sulanır o çiçekler. Kokuları şehrin dışına yayılır. Ne
demişti Hâtem-i Enbiya (a.s.): "Bana üç şey sevdirildi: Kadın, güzel koku ve gözümün nuru namaz." Neden güzel koku, namazdan önce geldi? Kadın'da yaratılış kokusu vardır da ondan. O kokuyu alamayanın Hakk'a yönelişi noksandır. Çünkü o, Hakk’ın kokusunu almamıştır. Koku hangi kapıdan geliyorsa, kıble o taraftır. Kâbe bu yüzden, kâinâť'ın kalbidir.
Vahiy insan düşüncesinin ve eyleminin hakikat yönünde tamlığa ermesini temin etmek için Allah'ın insana verdiği delildir. Vahyin tarihsel kemâli, varlığın anlamının kemâle ermesini sağlar. Vahyin kemâl hâli, Kur'an'dır. Kur'an'ın en kıvam taşıyıcısı olan Hz. Muhammed (sav)'de varlık böylece kemâle ermiştir. Her bir peygamber, bu Muhammedî gömleğin bir numunesini
giyinmişlerdir. Bu gömlek, her bir peygambere Hz. Muhammed'den mirastır.
Insan, Kitab'la ne zaman karşılaştu? Doğduğunda. Ana karnı insanın Hira mağarasıdır. İlkin “Oku" emrini orada alır. Oku emrini alır ve yeryüzüne iner. İlk insanın yeryüzüne gelişi de insanin doğuşu gibidir. Oku, Kur'an'ın ilk nazil olan ayetidir. Adem'e de ilk olarak okuması emredildi; kendisine meleklerin secdesini gerektirecek insani donanımlarının kaynağını. Yani
İlàhî isimleri ve bu isimlerin doğurduğu varlığın isimlerini. İlâhî isimler, eşyanın isimlerinin ana'sıdır. O ana doğurur, bu isimleri. Âdem bu isimleri okudu ve geldiği yere işaret etti, Bu bakımdan, ilk nazil olan Kur an'dir. Adem'e nazil oldu yani doğan insana. Âdem'e Kur'an'dan bir sahife verildi. Bu sahife Kur'an'dan bir cüz'dür. Bütünün parçada tecellisi gibi.
Kur'an'ın Adem aynasındaki aksi. Parça öyle bir parçadır ki, içinde bütünü barındırir ve tam anlamıyla bütüne işarettir.