Şaban Özüdoğru
Şaban Özüdoğru

Niye öyle hep uzaklara bakardı dedem?

Şaban Özüdoğru
Şaban Özüdoğru

Ben kâbemi hiç bulamadım dede. Hangi yana dönsem kamburum çıktı karşıma. Beton bloklar arasında boğuldum. Ne günlük zevkler, ne kalabalıkları çıldırtan ihtiraslar avutabildi beni. Kendimden başka yar, kendi gönlümden başka diyar bulamadım.

Şaban Özüdoğru
Şaban Özüdoğru

Edilgen bir tanık, buharlı bir gölge; ya da şekilsiz bir hayal üçgeninde benim yerim neresiydi?

Şaban Özüdoğru
Şaban Özüdoğru

Döndüm işte...
Senin efsanelerle örülmüş saf imanın vardı. Senden kalanların her gün bir parçasını törpüledi koca şehir. Ufaldı ufaldı yok oldular. Güneş, denizin üzerinde kaybolurken marazî bir hüzün verir ya hani... İşte o zaman ikindi vakitlerinde hafif bir hüzünle cılız varlıklarını hissettiriyorlar bazen... O kadar...

Şaban Özüdoğru
Şaban Özüdoğru

“Ben kabemi hiç bulamadım dede. Hangi yana dönsem kamburum çıktı karşıma. Beton bloklar arasında boğuldum. Ne günlük zevkler ne de kalabalıkları çıldırtan ihtiraslar avutabildi beni. Kendimden başka yar, kendi gönlümden başka diyar bulamadım...”

Şaban Özüdoğru
Şaban Özüdoğru

Havada büyük kanatlı kuşlar gördüğümde neden içimde bir şeyler koptu hep.

Şaban Özüdoğru
Şaban Özüdoğru

Bin yıl yaşamak ne ifade eder? Kesret sayıda değil ki... Hissetmeden, anlamadan... Say ki bir gölgede mola verdin, say ki ferahlatıcı bir meltem yalayıp geçti yüzünü... Hissettin değil mi?