Marten Sanden
Marten Sanden

Hayatımız sadece daha büyük olanın yansıdığı cam kırıklarından ibarettir ve her insanın kendi içinde saklı olan ayrıntıları vardır.

Marten Sanden
Marten Sanden

... bizden sonra burada yaşayacak insanlarla ilgili hikayeler de uydurabilirim. Hikayelerim öyle prensesler, savaşlar ve büyülü şeylerle ilgili görkemli maceralar olmayacak. Yalnızca doğum, yaşam ve ölüm hakkında olacak. Bundan daha büyük macera olmaz sanırım.

Marten Sanden
Marten Sanden

Hayat her an etrafımızda, sayamayacağımız kadar çok insan yaşamlarını sürdürüyor. Yine de, her birinde var olan o akıl sır ermez boşluğun farkına varabiliyoruz.

Marten Sanden
Marten Sanden

Hayatımız sadece daha büyük olanın yansıdığı cam kırıklarından ibarettir ve her insanın kendi içinde saklı olan ayrıntıları vardır. Bunları görmeye cesaret edebilmek için birbirimize ihtiyaç duyarız.

Marten Sanden
Marten Sanden

Hayat. Babamın gözlerinde hayat vardı.

Marten Sanden
Marten Sanden

Neşeli görünmeye çalışıyordum ama bu işe yaramıyor, her şeyi daha da kötü hale getiriyordu.

Marten Sanden
Marten Sanden

Henrietta uzun bir yaşam sürmüştü ve artık yoktu. Dünya, geride bıraktığı boşlukla dönmeye devam ediyordu. İnsan hayatıyla ilgili başka ne söylenebilirdi ki?

Marten Sanden
Marten Sanden

Gelecekteki yüzlerimiz sabah aynada görmüş olduğumuzun altında saklıdır.

Marten Sanden
Marten Sanden

Sessizlik tanıdıktı tıpkı eski bir hırka gibi.

Marten Sanden
Marten Sanden

Erland'in yalan söyleme şekli beni çok sinirlendirirdi. Her zaman korkudan titrerdi ve sesinde kendini acındıran bir ton olurdu. Sanki onun için üzülmeniz gerekiyor gibi hissederdiniz.

Marten Sanden
Marten Sanden

Hiçbir şey beni bu ağır ve derin sessizlik kadar korkutmuyordu.

Marten Sanden
Marten Sanden

Martin'in ölümünden önce babamın gözlerinin nasıl olduğunu hatırlyorum bazen. Şimdikinden tamamen
farklılardı. Daha yuvarlak ve parlaktılar. Ayrıca daha
mavi değiller miydi, diye de düşünüyorum. İnsanın gözleri nasıl bu kadar değişebilirdi?

Marten Sanden
Marten Sanden

Birden onu ne kadar kıskandığımı hissettim. Bu düşünce yerimde öylece oturup kalmama neden oldu.
Bu doğru muydu? Yakında ölecek birini gerçekten de kıskanıyor muydum? Belki de sadece birkaç saat içinde ölecek birini?
Evet kiskanıyordum. Yüzümün Henrietta kadar özlemlerden arınmış olabilmesini ve ellerimin onun elleri
gibi hareketsizce durmasıni dilerdim.

En azından asla gercek olmayacak birçok şeyi arzulayıp durmaktan vazgeçmiş olurdum.