"Şimdi Sayın Başkanım biz buraya Norveç'ten toplanıp gelmedik . Yani biz bu ülkenin insanıyız. Hukuk düzenini vesaire aşağı yukarı biliyoruz. Yani bugün burada adalet fışkırsın ,biz hukuka doyalım, öyle bir beklentimiz yok . Yanlış olmasın . Ama hukuksuzluktan ölüyoruz efendim . Bir kırıntı bekliyoruz artık . Hakikaten ölüyoruz ."
Siz çok kitap okumuş olabilirsiniz ve genel kültürünüz benden daha fazla olabilir; ama işte bugün , satın aldığım Milliyet'te köşe yazarı olan siz , benim maaşlı personelimsiniz ve Ankara'dakiler sizden hoşlanmadıklarına göre yazmanıza da engel olabilirim . Yani sizi kovabilirim.
2010'lu yıllarda güç kazanan anti-entelektüalizmin , en küstah , en cüretkâr ifadesi
, insanların hayatlarında hiç kitap okumamış olduklarını hiç sıkılmadan söyleyebilmeleri , hatta bu tarifsiz eksikliği bir itiraf olmaktan çıkarıp gizli bir övünç vesilesi haline getirebilmeleridir.
Adaleti çökmüş bir Türkiye’nin bekası da tehlikede demektir.
Türk halkını küçümsüyorlar. Yalnız, ırkçı motifler içermiyor bu küçümseme. Türk halkı, "faşist" ve "sömürücü" olarak niteledikleri "TeCe"ye karşı etkili bir muhalefet sergilemediği gerekçesiyle küçümseniyor. Buna bir türlü akıl sır erdiremediklerini söylüyorlar. Bir halk, nasıl olur da böyle bir rejime yıllarca boyun eğer, ses çıkarmazmış?
Türk halkı için "koyun" yakıştırmasını yapanlara rastladım. Türk Solu için "işe yaramaz" diyenler, Türk aydınları hakkında, Kürt bölgelerinde devletin yaptığı zulme sessiz kaldıkları gerekçesiyle "onursuz" sıfatını kullananlar vardı.
Aslında, bulundukları yerden bakarak, yani dağdan bakarak küçümsüyorlar Türk halkını. Dağda olmasalar Türk
halkını küçümsemeye de hakları olamayacak. Türk halkından bir farkları kalmayacak da ondan. Başkaldırabilmiş olmanın onlara verdiği bir gurur burada rol oynuyor. Başkaldırabildikleri için Türkler'i geçtiklerini, onlardan bu yönleriyle üstün olduklarını düşünüyorlar.
Dağdakilere göre Ankara, PKK'yı askeri olarak yenilgiye uğratmanın imkansızlığını zaman geçtikçe daha iyi anlayacak; ekonomik ve sosyal faktörlerin baskısı altında "siyasi çözüm"e razı olacak.
Peki, nedir bu "siyasi çözüm"? Türk kamuoyu bunun tarifi üzerinde anlaşamıyor ama onlar için "siyasi çözüm"ün anlamı gayet açık: Ankara'nın PKK'yı Kürtler'in
siyasi temsilcisi olarak tanıması ve onunla barışın şartlarını görüşmek üzere masaya oturması.
"Biz şiddeti siyasi çözümün kapısını aralamak için kullanıyoruz," demişti içlerinden biri.
Cehennem Deresi'nde genç bir PKK'lı ile sohbet ediyorduk. Ben kadın ve çocukları öldürmekten neden kaçınmadıklarını sordum. O, "Korucular bizim için hedeftir," diye karşılık verdi ve şöyle sürdürdü sözlerini: "Korucuları imha etmek için köye giriyoruz ... Evlerine yöneliyoruz ... Camdan içeri bombayı atıyorum. İçeride korucudan başka kadın ve çocuk varmış ...
Ölürlerse ölsünler. .. Savaşın gerçekliğidir ... "
Türkiye’de fikir özgürlüğü tam ve eksiksiz olarak sadece ‘’tımarhanelerde’’ kalmış olabilir ve belki de fikir özgürlüğüne savunmak ve yaşatmak için gerçekten de deli olmak lazım.
Tuhafıma gitti, pişen ekmekleri yere, toprağın üzerine atıyorlardı. Kirlenmesinden kaygı duymuyorlardı demek. Evde bile olsa, yere düşen yiyecekleri ağzına sürmeyen biz kentliler için yadırgatıcı bir davranıştı bu. "Neden yere atıyorsunuz?" diye sormadım. Ama sorsaydım, eminim bana, "Doğa temizdir, hiçbir şeyi kirletmez," diyeceklerdi.
Hamuru açan, onu izlediğimi
fark etti ve gülümsedi.
"Ekmeği nasıl yaptığımza bakıyordum," dedim.
"Nasıl yapıyormuşuz?" diye, müstehzi bir edayla sordu.
Türk halkı için "koyun" yakıştırmasını yapanlara rastladım. Türk Solu için "işe yaramaz" diyenler, Türk aydınlan hakkında, Kürt bölgelerinde devletin yaptığı zulme sessiz kaldıklan gerekçesiyle "onursuz" sıfatını kullananlar vardı. Aslında, bulundukları yerden bakarak, yani dağdan bakarak küçümsüyorlar Türk halkını . Dağda olmasalar Türk halkını
küçümsemeye de haklan alamayacak. Türk halkından bir farkları kalmayacak da ondan. Başkaldırabilmiş olmanın onlara verdiği bir gurur burada rol oynuyor. Başkaldırabildikleri için Türkler'i geçtiklerini, onlardan bu yönleriyle üstün olduklannı düşünüyorlar.