James Agee
James Agee

'Senin o derin, düşsüz uykunun üstünden suskun yıldızlar yol alı­yor.' Gözleri yaşlarla doldu, boğazında, göğsünde derin bir hıçkırık düğümlendi, yutkundu, gözyaşları yanaklarından süzüldü.

James Agee
James Agee

"Cesur değilsen, sakın zekanla böbürlenmeye kalkma."

James Agee
James Agee

"Sonsuz bir acı çekerken bile acı çeken başkalarını avutabilen, yapılması gereken şeylerin sorumluluğunu tek başına üstlenebilen müthiş güçlü bir adam kimliğinde sunmuştu kendini."

James Agee
James Agee

"Durumun yeterince kötü şimdi, ama olayı daha tam anlamıyla kavramış değilsin. Asıl derine gömüldükçe, indirildikçe artacak acı. Bir an gelecek, katlanamayacağını sanacaksın. Hiç kimsenin katlanamayacağını. Daha kötüsü, tek başına atlatmak zorunda kalacaksın bu dönemi; çünkü dünyada hiç­ bir şeyin, hiç kimsenin yardımı dokunamaz sana, bizler içgüdüsel

hayvan sevgisi gösterebiliriz, o kadar."

James Agee
James Agee

"Annesinin karanlıkta yürümesine yardımcı olurken, her za­mankinden çok daha yavaş yürüyordu Andrew ve bütün bu göz­lemler yavaş yavaş, için için doluyordu yüreğine. Yüreği tam taş­maya hazırken, baktı ki, ölüm kadar, bir o kadar, bahar gecesinin güzelliği, kayıtsızlığı da etkilemiş duygularını. Sanki aldırmıyor­muşum gibi, diye düşündü ama suçluluk

duymadı. Aldırdığını bi­liyordu; çoğu zaman hiç umursamadığı geceye ve şu kente karşı büyük bir yüküm duydu."

James Agee
James Agee

"Ötekilerin hepsini birleştiren, kendisini yapayalnız bırakan, onların gönlünü kazanmaya, onlarca benimsenmek istemeye iten neydi? Neden on­lara inanmaktan hiç yılmıyordu? Aynı olay habire yineleniyordu, o yakın, dostça, iyicil davranışın sonradan fos çıkmadığı bir kere bile görülmemişti."

James Agee
James Agee

"Umduğundan da iyi gitmişti her şey, hak etmediği öl­çüde: Yine de ne olursa olsun, ne kadar iyi olursa olsun, bir za­manlar olduğun, yitirdiğin, bir daha ele geçiremeyeceğin o şeyle boy ölçüşemezdi bunlar, ara sıra, seyrek de olsa aklına vur­ uğunda, ondan ne kadar uzaklaştığını seziyordun, kısa bir süre, yüreğin parçalanıyordu."

James Agee
James Agee

"Miras diye devraldığı bu küçük çocuk kimliği, ya­lanların en acımasızıydı. Biliyordu ki, hiçliğin hiçliğinden başka bir şey değildi kendisi, bir hıyanet sonucu da hiçliğin bilincine var­maya hüküm giymişti. Biliyordu ki bu yapayalnızlıkta dostsuz değildi yine de. Çünkü uçurumda, yüzleri belirsiz, altedilmez, ca­navar sezgiler kıpırdanıyordu. Derinlerden,

sonsuzluğun geniş boğazından eşi görülmedik canavarların ardından, başka eşi görülmedik canavarların çılgın kahkahaları yalazlanıyordu; zulüm zulüm üstüne."

James Agee
James Agee

'Yaramaz çocukların sinekliklerine konan sinekler gibiyiz. Hepsi bu.'
...
'Yaramaz çocukların gözünde sinekler neyse, biz de Tanrıların gözünde öyleyiz; eğlence olsun diye öldürüyorlar bizi.'

James Agee
James Agee

"Nereden nereye gelmişiz. Nereden nerelere uzaklaşıyoruz ken­dimizden. Yol öyle uzun, arada o kadar çok şey var ki, bir daha sı­laya dönülmüyor. Sılaya dönebilirsin tabii, iyidir sılaya dönmek, ne var ki, gerçekte onca yolu tepemezsin, gerçekten sılaya dö­nemezsin yaşamın boyunca. Peki neye yarar bunca çaba? Olmak istediğim şey, istediklerim, uğrunda sıladan

ayrıldıklarım nedir as­lında?"

James Agee
James Agee

Bazen yaşam katlanılabileceğinden de zalim oluyor