Sevdiklerinizin , sizi ve anılarınızı saklamak için yaptırdığı köşklerden yapıyorum.
Tırnak yemek bir insanın fiilen kendini yediğinin sağlam bir göstergesi değil midir? Kendini dişleriyle ısırıp, pinçik pinçik edip tükürüyordur. Kendi tırnağını yiyen insan elbette onu tükürecektir, bir insana kendisinden daha mide bulandırıcı gelen başka ne vardır ki?
Alüminyum güğüm, kapının eşiğindeki piknik tüp üzerinde kaynıyordu. Sanırım adam duş alsın diyeydi. Adam kızı kanepede ters çevirip at kuyruk saçları kavradığı esnada, ben camdan geri çekildim. Bir baktım kuş yerde yuvarlanıyor. Kanadından vurmuşum, hemen yakaladım. O sevinçle olanları daha da izlemeden aşağı indim, arkadaşlarım da beni bekliyordu.
Hiç sesimi çıkarmadım, kılımı bile kıpırdatmadım, zaten parktayız biri görür ayıp olur diye düşünüyordum. Fakat abla boynumda nefes alıp vererek beni; gâh çıkartıyordu gökyüzüne, âlemi seyrediyordum. Gâh indiriyordu yeryüzüne, seyrediyordu âlem beni.
Deliğe doğru bakayım derken, camda gördüklerim karşısında şok oldum. Evin salonunu tam görebiliyordum. Bizim patron salondaki kanepenin üzerinde büyük kızı kucağına almış sevişiyordu. Kız adamla birlikte bir oraya bir buraya dönüp yiyişiyorlardı. İlk başta mala bağladım, anlam veremedim. Öyle boş boş seyrettim bunları. Anaları da salondaydı.
Kadın biraz acemiydi ama fiziği bütün kusurları kapatıyordu. Penetrasyon beş dakika kadar sürdü, kadın hiç manevra yapmadı, sadece kanepede tutunacak yer arıyordu. Yer bulamadıkça ustamın boynuna sarılıyor ama ikide bir geriye düşüyordu.
Umarım şu kurs bir an önce biter. Kalfa olayım da kurtulayım şu ağdacılıktan. Bıktım reglisi bitmeden bikini bölgesi için ağdaya gelen ablalardan. Leş gibi kokuyorlar. Bu ablalara bir şey desem patron kızıyor hemen ama bizim de bir midemiz var.
[Sekiz]
Sonra söylemedi demeyin. Basıyorum sıcak ağdayı donunuzun kenarından. Sonra basıyorsunuz çığlığı. Yapacak
bir şey yok sinirleniyorum. Ağdaya gelirken bir duş alın ne olur.
Benim de ellerim nasır yarığı dolu, içine de gres yağı dolmuş. Gittim tuvaletteki mintax ile ellerimi yıkadım. Çırak sıçmış su dökmemiş. Dedim ya; dükkana marşpiyel tamiri için gelmişti. Ulan hatunu gördüm başım döndü. Acayip etkilendim. İçimden dedim "Fatih Sanayi Sitesine arabayı getirecek abin kardeşin yokmuydu? Esnaf götüme bakar diye de mi düşünmedin?"
uzun bir etek giymiş ama nafile sonuçta sanayi sitesindeyiz.
Bilmeyince daha mı mutlu oluyoruz acaba? Bizi hayatın en diplerine doğru çeken şey ne? Çok iyi paralar kazanıyoruz, güzel evlerde oturuyoruz, arabalarımız var ama sokak arası karanlık bir parktan veya kırık bir banktan aldığımız huzuru başka bir yerde bulamıyoruz.