Dursun Ali Sazkaya
Dursun Ali Sazkaya

Bir nehir de ancak denize ulaşınca ölür zaten.

Dursun Ali Sazkaya
Dursun Ali Sazkaya

Cebimizde hayaller, gönlümüzde umutlarımız vardı.

Dursun Ali Sazkaya
Dursun Ali Sazkaya

İşte orada, kitabını okurken anlamlandıramadığım Cioran'a hak verdim; dünyada her plan, her edim boşunaymış. İnsanın yüreği bütün azapların vatanıymış meğer. Bir sakınca, bir tehlikeymiş hayat.

Dursun Ali Sazkaya
Dursun Ali Sazkaya

Bir nehir de ancak denize ulaşınca ölür zaten...

Dursun Ali Sazkaya
Dursun Ali Sazkaya

Hey oğul diyorsun ki kızına; Bak Eylül bu bizim evimizdi.
Ah oğul, zavallı oğul, Eylül ne bilsin bizi.

Dursun Ali Sazkaya
Dursun Ali Sazkaya

İnsanoğlunun çocukluktan çıkarıldığı andır tahtaya kaldırılmak. Öğretmen adımızı veya numaramızı söylediğinde veya eliyle işaret ettiğinde dokunulmazlığımız kalkmıştır artık.

Dursun Ali Sazkaya
Dursun Ali Sazkaya

Güzelim konaklar boş ve melül, uzaklardaki sahiplerini beklemekte, öyle çaresizce. Ne gelen var ne soran. Hırçın vadinin dik yamaçlarında yıkılmaya durmuşlar, hüzünden çürüyecek halleriyle. Varsa eşyanın ruhu denilen şey, bu olsa gerek.

Dursun Ali Sazkaya
Dursun Ali Sazkaya

Dik yamaçlardan derin vadiye doğru baktım; hiçbir şey olmamış gibi umarsızca ve kendince akıyordu Fırtına deresi. Bağrında ölmeye gelen evladına karşı soğuktu. Nasıl genci, yaşlısı binlercesine kayıtsız kalmışsa işte öyle.

Günlerden pazardı.
Güzdü. Hava çok yağmurluydu.
Hüzzam makamında bir ekim sessizliği düşmüştü taze mezara.

Acının tutanakçısıydım .

Dursun Ali Sazkaya
Dursun Ali Sazkaya

Sonuçta çok geç anlamıştım, ruhuma kurduğun sirkteki acizliğimi.