Ölüm hep zamansız gelir.
İnsanlar o kadar da değişmiyor Helga, insanlar hâlâ aynı. Edebiyat onları tanımama, anlamama yaradı.
Kaliteli edebiyattan uzaklaştı ve para kazanmasını sağlayacak formüller aradı. Kitaplara reklam ekleme fikri de o zaman aklına geldi. Ama sadece kapakta değil; sadece arka kapakta da değil; sadece kulakta da değil; kitaplarda, metnin içinde, hikâyenin arasında ya da bölümleri ayırarak.
kendimi kitaplarla donatmamış olsaydım, hayatı yaşamayı, hayatın keyfini çıkarmayı, hayatı anlamayı, ondan korunmayı beceremezdim. Kitaplar, kitaplar, kitaplar.
..tespit edilmemek için atık üretmeden, kendi çöpümü geri dönüştürerek ve kendi dışkımla elimden geldiği kadar iyi beslenerek yaşıyorum. Yumulduğunuz bira, çorba ve domuz sosisi güzeldi değil mi? Tabii ki Don Ángel, aslında çok fazla önyargımız var; insan boku mutfağımızda hiç tanınmıyor.
Ortadan kaybolduğumuzda geride bıraktığımız tek şey bir avuç kelimedir.
Düşünsenize, çok sayıda insan binlerce kez ve ardından binlerce kez daha şehir ve eş değiştiriyor ve bu değişikliklerin hiçbirinde gerçek anlamıyla mutluluk hissini bulamıyor, tek bulduğu şey kendi melankolisi oluyor.
İnsanlar doğrusal şeylerden hoşlanıyor günümüzde insanların parçaları uç uca getirecek zamanı yok.
biliyorum hayat doğrusal değil hayat bölük pörçük dünyamız bölük pörçük bir dünya ve algımız da bölük pörçük ama romanlar hayatı olduğu gibi yansıtmak zorunda değil on dokuzuncu yüzyılda bu çok güzeldi ama yirmi birinci yüzyıldayız
Delilik ile gerçeklik birbirine ne kadar yaklaşabilir?
Bütün şizofrenler sonunda kendi düşüncelerine toslar.
Şimdi siz gülünce ağzınızdaki mukoza katlarını açtınız, bir düzine subepidermik kası harekete geçirdiniz ve üzerime cömert miktarda bakteri yağdırdınız.