“Normal zamanlarda sünneti terkeden kimse, sekre düştüğünde farzları da terkeder..”
Tasavvuf demek; kişinin yapmış olduğu iyilikleri ve başkalarından gördüğü zulümleri unutmasıdır.
Dünya nimetlerini kalbine sokma, dünyalıklarla mağrur olma. Her zaman mahzun bir kalbin, yaşlı bir gözün, salih amellerin olsun. Cenâb-ı Hakka yalvararak dua eyle.
Sofi çok sadıktır, oturaklıdır. Dağları yerinden oynatacak bir kasırga çıkmadıkça sofi yerinden oynamaz. Yani, onu hal ve makamından aşağı indiremezsiniz.
Abdurrahmân-ı Tâğî (k.s) h.zleri buyurdular ki:
Yolumuz sohbet yoludur, tarikatımızdan olmayanları sohbetimize almaktan alıkoymuyoruz.
Az konuşup az uyumaya bakmalı ayrıca yemeği de az yemeli, halk içinde Hak ile olmaya bakın yani kalbinizden her türlü masivayı terk edin. Yalnız Allah'ın zikri kalbinize yerleşsin.
Şeriat, tarikat ve hakikat hepsi aynı şeydir.
Şeriat ile tarikat arasında fark gözeten kimse zındıktır.
Şeriat, tarikat ve hakikat arasında fark gözetilemez.
Farz namazlardan sonra, tevbe ve istiğfar etmek tarikatımızın âdâbındandır.
Eğer bazı sofiler müridliklerini zamanla kaybediyolarsa sebeb, âdâb ve eğitim eksikliğidir.