Christopher B. Krebs
Christopher B. Krebs

Antik çağlardan beri bir ayırt edici özellik olan Germen özgürlüğü, on altıncı yüzyılın başında ciddi tehditlerle karşı karşıya görülüyordu: Türk kuvvetleri 1529'da Viyana kapılarında savaştı; Katolik kilisesi Alman topraklarındaki hâkimiyetini sıkılaştırdı ve Roma hukuk kanunu geleneksel yerel kanunların yerini aldı. Alman hümanistlere bu zamanlarda

Arminius'un savaşan ve özgürlüğü seven ruhunu hatırlatma çağrısında bulunuluyordu.

Orhan Erkanlı
Orhan Erkanlı

"Sanıyorum ki Menderes Rejimi'nin en büyük hatası ve kendilerini ihtîlale götüren davranış, hükümet adamlarının kendilerini kanunların üzerinde ve dışında saymaları ve icra unsurlarını, yani devlet memurlarını da buna alıştırmalarıdır..."

Gary A. Haugen
Gary A. Haugen

Görünüşe göre, sömürgeci güçler gelişmekte olan dünyayı yarım asır önce terk ettiklerinde, kanunların çoğunun değişmesine rağmen kanun yürütmesi, yani sıradan insanları şiddetten korumak için değil, rejimi sıradan insanlardan korumak için tasarlanmış olan sistemler değişmemiş. Bu sistemler, anlaşılıyor ki, asla yeniden düzenlenmemiş.

Muhammet Altaytaş
Muhammet Altaytaş

İslam'ın öngördüğü ahlaki terakkinin ulaşacağı son nokta, insanın gaye bakımından çıkar kaygılarını aşması, hatta cennet cehennem korkusunun da ötesinde bütün düşünce ve davranışlarını Allah'ın emrine ve rızâsına uygun düşüp düşmeyeceği açısından değerlendirmesidir. Yunus Emre'nin meşhur olan şu deyişi İslâm ahlâkının bu felsefesini

özetlemektedir: “Cennet cennet dedükleri
bir ev ile birkaç huri/İsteyene virgil anı bana seni gerek seni.”

Tüm bunlar, İslâm ahlâkını cennet ümidi ve cehennem korkusuna dayanan ruhsuz ve ilkel kurallar bütünü olarak gören yazarların, onu farklı boyutları altyapısıyla ve eşsizliğiyle kavrayamadıklarının işaretidir. Diğer yandan sadece cennet ümidi ve

cehennem korkusuna dayanan davranışların ahlâki değer taşımayacağı
ne kadar doğru ise, ödül ve cezanın ahlâki bir yapıyı değersizleştireceği de o ölçüde isâbetsizdir. Tüm diğer ahlâki temellerin yanında, sonucun (ahiret, hesap), ödülün (cennet vd.), ceza ve yaptırımın (cehennem vd.) bulunmadığı ahlâki bir sistemin eksikliği ve yazarların bu iddiasının

tutarsızlığı tamamen dünyevi pratiklerden hareketle, rasyonel olarak da anlaşılabilir. Örneğin insanları yargılayan fakat sonuçta herhangi bir yaptırıma sahip olmayan bir mahkemenin nasıl bir anlamı olabilir? Veya dünyada, ahlâki ve hukuki bir takım normları çiğnemenin toplumsal ve kanuni yaptırımları olmasından hareketle, bütün insanların ahlâksız olduğunu,

çünkü ahlâklı davrananların da kanunların korkusundan ve sosyal yaptırımlardan çekindikleri için ahlâki-hukuki kurallara uyduklarını iddia etmek ne kadar tutarlı olabilir?

İslâm ahlâkının dinamik ve çok yönlü yapısı, onun sadece
bir kitle ahlâkı veya sadece bir seçkinler ahlâkı olmadığı, aksine,
maddi, zihni ve psikolojik bakımlardan her

seviyedeki insanın
kaygılarını ve özlemlerini dikkate alan, bununla birlikte ona, içinde bulunduğu durumdan daha ideal olana doğru yükselme imkânı sağlayan kapsamlı ve uyumlu bir ahlâk olduğunu gösterir.

Matt Burriesci
Matt Burriesci

Sezar" Şimdi kanunların zamanı değil, silahların zamanıdır".
Sezarın artık Roma'nın gerçek sahibi olduğunu anlayan Mısırlılar General pompeyi içtenlikle karşıladılar ve sonra onu öldürdüler.

Yıldız Kenter
Yıldız Kenter

Yıldız: Geçmişe hapsedilmek...Ölmek demek. Ölmek,uyumak. Ama düş görebilirsin uykuda, o fena. Çünkü ölüm uykularında, sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygusundan, ne düşler görebilir insan, bu düşüncedir bizi yaşamaya iten...Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına? Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine, sevgisinin kepaze edilmesine, kanunların bu kadar yavaş,

yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine, kötülere kul olmasına iyi insanın, bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken? Kim ister bütün bunlara katlanmak, ağır bir hayatın yükü altında inleyip terlemek...

Byron Reese
Byron Reese

Tekerlek ile yazı, fıstık ezmesiyle reçel gibi birbirine uyar; çünkü bir çift olarak ticareti arttırıp bilgi akışına yardım ettiler ve seyahati teşvik ettiler. Yazı sayesinde kanunlar oluşturabildiler; bu kanunların geniş bir alana dağıtılıp uygulanmalarını sağlayan ise tekerlek oldu.

Ali Suavi
Ali Suavi

" Rusya ve İngiltere Asya İslamlarına rastgele bir şekilde kendi iradelerini kabul ettirmeye zorlamamış, önce " İslami irade nasıl olur?" diyerek bunu araştırmışlardır.
Nihayet çeşitli tecrübelerden sonra şu sonuca ulaşmışlardır: " İslam dinine dokunulmamalı, kanunların verdiği hakları mahkemelerde, karşılıksız maksatsız görülmelidir. Bu iki şarta uyulduğu

müddetçe Müslümanlar Rusların ve İngilizlerin egemenliğine düşmeğe üzülmüyorlar." işte böyle diyorlar. "

Genç Atsızlar Dergisi
Genç Atsızlar Dergisi

1 - Sinan Meydan , Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası’nın içindeki "cumhuriyet" kelimesini göremeyecek kadar özürlü müdür? Partinin amacında "Hakimiyetin bila kayd-ı şart millette olduğu ve milletin mukadderatına bizzat vaziülyed bulunduğu esasına istinaden cumhuriyeti idareyi takviye etmek ve memlekette kanunların seyyanen tatbikini temin ile istikrar ve emniyeti teyid ve

tezyid eylemek ve teceddüt ve tekamül esasları ile milleti medeniyeti muassırada bir refaha isal edecek esbabı hazırlamak . . . " yazmıyor mu da Atatürk devrimlerinin neredeyse tamamına muhalif olduğunu iddia edebiliyor?
2 - Amasya Tamimini imzalayan ve Kurtuluş Savaşını başlatanlardan, Mustafa Kemal hariç tamamı bu partinin kurucuları arasındayken nasıl oluyor da bu

partinin Atatürk’ün kurduğu partiye karşı kurulduğunu iddia edebiliyor o Sinan Meydan? Yoksa derdi cumhuriyeti kuran kadroların arasına fitne sokmak isteyenlerle aynı dert olmasın?

Geçelim!