Ey maddeciler! Sizin bazılarınızdan kaplan derisinin nakışlarına dair şöyle bir izah işitmişliğim vardır: Güya kaplan eski asırlarda gölgesi az ve ince olan ağaçların altında çokça olurmuş da dalların aralarından kendisine isabet eden güneş ışınları bu şekilde nakışlı ve benekli olmasını icap etmiş.
Şimdi gerek bunu söyleyen zata ve gerek
diğerlerinize sorarız ki: Tuvus kuşunun yeşil, mavi, siyah,kahverengi ve sair renklerle donanmış bulunması, altın yaldızlı ve sürmeli çizgiler ve şekiller ile mükemmel intizam üzere müzeyyen bulunması; ayrıca, her biri başka harika nakışları olan horozların, hemen bütün renkleri cami olan saka kuşunun, arı kuşunun ve daha pek çok kuşların mütenevvi harika
nakışları neden neşet ediyor?
Bunlara dair de ayrıca açıklama yapmanızı sizden talep ederiz. Vakıa bizler, kaplan hakkında arz olunan açıklamanızı külliyen reddetmiyoruz. Mümkündür ki Hallâk-ı Müteâl’in sebepler ile sonuçlar arasındaki hususi irtibatlar hakkında cereyan eden ilahi âdetince böyle bir sebep de olabilsin. Fakat sizlerden arzu ettiğimiz
hakikat, ancak bu tür şeyleri tabiata isnat etmeyerek, esasen ilahi fiilleri müessir tanımaktan ibarettir.
Çünkü her şeyi akla ve fenne tatbik etmeyi iltizam edip de, Sâni’-i Alem’in hikmetli ibdalarını nazar-ı itinaya almak istemeyenler pek kolay ilzam olunurlar. Ezcümle, bu acayip nakışlar meselesinde onlardan talep olunan aklî ve fennî izahları tenakuzdan salim
olacak şekilde ortaya koymaktan aciz kalacakları şüphesizdir.