Senanur Özgür
Senanur Özgür

İbn Ömer ( radıallahu anh), şöyle demiştir. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), eliyle omuzlarımdan tuttu ve şöyle buyurdu:

" Dünyada garip bir kimse gibi veya geçip giden bir yolcu gibi ol."

İbn Ömer (radıallahu anh) da şöyle derdi:

"Akşamladığında sabahı gözetleme. Sabahlayınca akşamı gözetme. Sıhhatinden hastalığına,

hayatından ölümüne bie hisse/pay al."

Anı yaşamak, ertelememek, ihmalkar davranmamak ve ahireti hatırından çıkarmamak gerektiğini bu hadis-i şerif bize bildiriyor. Dünyaya gönül bağlamak akıl işi değil; dünyayı ihmal etmekle dünyaya bağlanmak arasındaki ince ayarı bilmek ve uygulamak gerekir. Dünyayı terk etmek, el etek çekmek ve etliye sütlüye dokunmamak,

değildir. Dünyayı terk etmek; ahiret merkezli bir hayat sürmektir. Bununda belirleyici vasfı, kitaba ve sünnete sımsıkı sarılmakla olur. Mücadele azmini kırarak dünyadan soğumak, istenilen şey değildir. Dünyaya teslim olmak değil dünyayı, malı mülkü, makam mevkiyi teslim almak ve bunları Allah rızası için kullanmaktır. Her an ölüm gelebilir diye hesap yapmak, ameli ve

gayreti ertelememektir. Dünya, ahirete götüren binektir. Tıpkı bedenimiz gibi. Dünya rahatı, ahireti unutturuyorsa zararlıdır. Dünya bizim için ahiret azığı kazanma yeridir. "Azık edinin. Şüphe yok ki azığın en hayırlısı takvadır." (Bakara,2/197)


İbn Ömer (radıallahu anh)'ın, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in hadisinden çıkardığı pay

ise, emeli kısa tutmaktır. Boş zamanı ve sıhhati iyi korumak ve gücü kuvveti var iken ibadetlere ve taatlere riayet etmek ve bunu asla unutmamaktır.

Ebru Ersezen Kuşcu
Ebru Ersezen Kuşcu

Dil temizleme kadim yoga kitaplarında geçen ve binlerce yıldır yogiler tarafından uygulanan beden ve zihin temizleme tekniklerinden biridir. Ezoterik bilgilerde dili temizlemek beden, zihin ve ruh dengesini kurmada yardımcıdır. Dilimiz tüm bedenimiz dışında,zihnimizi ve ruhumuzu da etkiler.

Donatella Di Cesare
Donatella Di Cesare

“Sosyal uzaklaşma” bedeni sınırlar -bulaşmış, bulaşmakta, bulaşabilir ikazlarıyla-ve onu aseptik ve steril sanallığa teslim eder. Bedenin tekno-liberal hegemonyanın geçidi olduğuna inananlar için bir yenilgidir bu. Beden daha çok yoksunluk, dışarıda tutma olarak algılanır. Kendi bedenimiz de başkalarınınki kadar tehlike arz eder. Kendimizle temas etmek de bulaşmaya

neden olur.

“Uzaktan” çalışmak ve yaşamak ekranlarla çevrili olmak demektir. Ekranın belirsizliğinde, tüm bağışıklık paradigması özetlenir: Koruyup, kollayıp, perdelerken dünyaya erişimin açılması. Hiç kimse ekranları salt yüzeyler olarak görmez -bunun geçmişte hiç gerçekleşmediğini varsayarsak. Ve hiç şüphesiz, video konferanslardan "birlikte

yenen" yemeklere kadar mesafe koymanın kullanımları çeşitlendirilip çoğaltıldı.

Fakat bazılarının öne sürdüğü gibi
"ekran deneyimleri" hakkında ne ölçüde konuşabiliriz? Sonuçta, ekranla olan ilişki bakışla ilgili değildir. Dijital keşif, duyarlılığa sahip değildir, organik duyunun dokunsallığı yoktur. Gözlerimiz yüzeye sonsuz bir şekilde

yaklaşsa da bedenin aşmasının mümkün olmadığı bir mesafe hep kalır.

Dijital ortam araya girer, bir yandan iletişime izin verirken diğer yandan ayırır. Zaten yaklaşma da her zaman bir mesafe koymadır. Tam da bu sebeple ortam yüceltilir ve fetişleştirilir. Aracılığı sayesinde, diğerinin -varlığı ile boğulmadan-onun mevcut olduğundan emin olmanızı sağlar.

Övgüler sunulan “uzaktan öğrenme”nin yararları ve rahatlığı buradadır.

Oğuz Karayemiş
Oğuz Karayemiş

Deleuze, Spinoza üzerine yazarken “Kederli ruhların desteklenmek ve yaygınlaşmak için bir despota ihtiyaçları olduğu gibi, despotun da başarıya ulaşmak için ruhların kederlenmesine ihtiyacı vardır.”(45) der. Deleuze’ün dikkatimizi çektiği yer, bütün edilgenliğine rağmen, neşeli duygulardan, üçüncü tür bilgiye,ortak kavramlar aracılığı ile bir geçiş

olduğudur.(46) Neşeli duyguları üreten sevinçli karşılaşmaları örgütlemeye yönelik pratik bir çaba, insanın etkinleşmeye yaklaştıracaktır. Neşeli duyguların, karşılaştığımız cisim ile bedenimiz arasında verili bir ortaklık olmaksızın oluşamayacağı düşünülürse, ortak kavram bu ortaklığın fikrinin üretilmesinden başka bir şey değildir. İnsan bu sayede,

ortak kavramlardan, üçüncü tür bilgiye geçebilecek şekilde giderek akıllanarak, talihin rastgeleliğinden ve ruhunun dalgalanmasından kurtularak, evrensel zorunluluğu, yani doğanın gerçek işleyişini keşfederek, erdemli bir yaşama erişecektir.(47)

(45) Gilles Deleuze, Spinoza: Pratik Felsefe, Norgunk Yay., Çev: Ulus Baker & Alber Nahum, Ocak 2005, sf:34 vd.
(46)

Gilles Deleuze, Spinoze ve İfade Problemi, Norgunk Yay., Çev: Alber Nahum, Ocak 2013, sf:274 vd.
(47) age, sf:323

Inna Shevchenko
Inna Shevchenko

Eve daima üstüm başım kirlenmiş, dizlerim yara berelerle dönerdim.
...
Diğer kızların aksine şortlar ve pantolonlar giyerdim. Saçlarım bakımı kolay olsun diye kısacıktı. Tek kaygım canım ne istiyorsa onu yapmaktı ve diğer kızlara benzemiyor olmaktan asla rahatsızlık duymadım. Oğlanlara benzediğim için kendimi dışlanmış hissetmiyordum. Zaten oğlanlar

grubunda olmak işime geliyordu. Herhalde bir çoğumuz için hayatlarımızın ilk yılları en özgür ve mutlu olduğumuz dönemdir. Zira bedenimiz henüz, kurallar ve ahlak konusunda belirli ön yargılara konu olmamıştır. Ne var ki bin an geldi, kendime bakışımın, dış dünyanın bana bakışından farklı olduğunu anladım.

Michel Meyer
Michel Meyer

Zafer kesinlikle aldatıcıdır ve beden sonunda her zaman galip gelene galebe çalar. Yaşlılık ve hastalık ölüme götürürler ve sonuç olarak beden bizi ya taşır ya da bırakır. Bedenin reddedilmesi içimizdeki hayvanlığın reddedilmesi ve uzaklaştırılmasıdır. Bedenimiz olduğumuzu söyleyebileceğimiz gibi olmadığımızı da söyleyebiliriz.

Rami Bleckt
Rami Bleckt

Sürekli herkesi eleştiren öğrencisine Bilge,"Mükemmelliği arıyorsan başkalarını değil kendini değiştirmeye çalış.Tüm dünyaya halı sermek yerine sandalet giymek daha kolaydır" der.
Felsefi bakış açısına göre Tanrı,Sevgi'dir ve biz onun küçük parçaları olan sonsuz ruhlarız.İçimizde ne kadar çok koşulsuz sevgi varsa Tanrı'ya o kadar yakın ve mutlu

oluruz.Nasıl bedenimiz nefes almadan yaşayamazsa ruhumuz da sevgisiz yaşayamaz.Sevgi,ruhun nefesidir.Sadece sevdiğimiz ve sevildiğimiz zaman büyük mutluluğu yaşayabiliriz.

Fırat Ergin
Fırat Ergin

"Bence gerçek şu ki hayattan en bıkkın olduğumuz anlar, hayata en sıkı sarıldığımız anlardır. İntihar etmek kolay ama ya sonrası, ya bedenimiz toprak olurken ruhumuz sonsuz bir boşluğun içinde savrulursa? Belirsizlik korkutuyor bizi, bu dünyaya alışamamışken başka bir saçmalıkla karşı karşıya kalmaktan korkuyoruz."