Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu

Bilerek ve isteyerek kimseye bir kötülüğünün dokunmadığı muhakkaktı ama o bilmeyerek ve istemeyerek de olsa kimseye bir fenalığı dokunmuş mu, bunun hesabındaydı. Ezcümle, hayatın bariz kantarlarından çoktan geçmiş, kalbin hassas terazisine düşmüşlerdendi.

İsmet Özel
İsmet Özel

..... Hristiyanlık hangi topraklarda yayılmışsa o toprakların özelliklerini Hristiyanlık imiş gibi kabul etti. Ortodoks ve Katolik kiliselerinin arasındaki fark bir bakıma doğu ve batı arasındaki farklara dayalıdır. Protestanlık bütün mezhepleriyle ile kapitalizmin şafağının ideolojisidir. Son derecede bariz bir gerçektir ki Avrupa hıristiyanlaşmamıştır, Hıristiyanlık

Avrupalılaşmıştır......... ....... Yahudilik ve Hristiyanlık yeryüzünde yalnızca birer mazeret ve bahane olarak varlıklarının korumaktadırlar. Bir din ve inanç olarak bütün canlılıklarını kaybetmişlerdir....

Philippe Forest
Philippe Forest

Soseki, içinde bulunduğu zihinsel durumu, nevrasteni olarak adlandırır. Günümüz doktorları, bu durumu sinirsel depresyonla izah eder ve hastasında bariz paranoya belirtileri saptardı. Bu, bütün psikoloji kitaplarında tanımı verilebilecek kadar bariz, gerçek bir hastalıktır: Hasta içine kapanır, başkalarıyla her türlü temastan kaçınır, yavaş yavaş bütün dünyanın

onun arkasından güldüğüne ve hayatına kastedildiğine iyice inanır.

Abdullah Erol
Abdullah Erol

Klasik/açık totaliter sistemlerde olduğu gibi gizli totaliter yapılarda da çeşitli metafizikleştirilmiş imge ve simgeler üzerinden zorunlu, muteber bir değerler dizini müşterek bir toplum için öngörülmüştür. Açık totaliter sistemlerden farklı olarak toplum mühendisliği “yukarıdan aşağıya” değil “aşağıdan yukarıya” doğru yapılmaktadır. Açık totaliter

sistemlerde “devrim” ile gizli totaliter toplumlarda ise “evrim” ile toplumda değişim, dönüşüm tasarlanmıştır. Totaliterliğin görünürlüğü açık totaliter sistemlerde bariz iken gizli totaliter sistemlerde ise müphemdir.

Gizli totaliter sistemlere verilecek en belirgin model Modernleşme Kuramlarında yer almaktadır. Liberal parametreler üzerinden

geliştirilmiş modernleşme önemli ölçüde toplumların ya evrim ya devinim ya da zorlanarak modernleşeceği ideası üzerinden geliştirilmiştir.

Senanur Özgür
Senanur Özgür

Orucu diye ibadetlerden farklı kılan:
- Nefsin hoşuna giden, arzu ve isteklere gem vurmasının daha bariz olması.
- Orucun kul ile Rabbi arasında bir sır oluşudur. Oruçta riya, gösteriş olmaz. İki yüzlülük bulunmaz. Gizliden yiyip içmesini kimse fark edemez. Gizli bir şekilde orucu bozması veya tutmaması sadece Allah'a âyân olur. Ramazan ayında cennet kapıları

sonuna kadar açılır. Cehennem kapıları kapatılır bu ayda. Azgın şeytanlar zincire vurulur.

Abdülaziz bin Abdullah el-Humeydi
Abdülaziz bin Abdullah el-Humeydi

İslam kardeşliğinin bariz özelliklerinden bir diğeri ise, İslam'ın Müslümanlara İslam kardeşliğine ilişkin sorumluluk duygusunu zorunlu kılmasıdır. Bu sebeple müslüman,müslüman kardeşinden sorumludur. Bundan dolayı da dosdoğru yola ilişkin nebevi yönlendirişler iman kardeşliğiyle beraber zikredikmiştir.

Bunun en güzel örneklerşnden biri ise Allah Resulü

(sav) 'in şu sözüdür :"Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu hakir görmez ve onu yardımsız bırakmaz."

İbrahim Üstündağ
İbrahim Üstündağ

Kendisini devrimci diye ilan eden herkesten nasıl da tiksiniyorum.Paranız olduğu, haliniz vaktiniz yerinde olduğu sürece kapitalizm gibisi var mıdır? Ne zaman ki kafası çalışan bir insan parasız kalırsa kapitalizmden nefret etmeye, onu sorgulamaya başlar. Sonra hayaller kurmaya yönelir. Sonra sarhoşçasına kollarını bir ideolojinin kollarına bırakır. Bunun ismi bazen

sosyalizm olur, bazen de anarşizm. Madem konumuz devrimci hareket, önce Karl Marx'tan başlayalım. Bildiğim kadarıyla Karl Marx dünya üzerinde bu konuda kafa patlatmış bir adamdır. Fakat bana kalırsa düşünceyi sona kadar düşünüp kendini tamamlayamamış bir insan. Eğer saksıyı yeterince sallamış olsaydı, insan ruhunun derinliklerine inebilir, insanın ne denli karanlık

yönleri olduğunu keşfederek komünal bir rüyadan ve işçi diktatöryası gibi bir kabustan çabucak uyanabilirdi. Bir taraftan dinlerin diplerini dinamitlerken, diğer tarafta gözden kaçırdığı şey, tıpkı İsa gibi, kendisinin de inançları olmasıydı. İsa'dan farkı şuydu; İsa yaymaya çalıştığı fikirlere kendisi de inanıyordu.Kendisini vaaz ettiği fikirlere

koşullandırarak inandırmıştı. Egonun zaaflarından, İsa'da zerre kadar eser yoktu. Fakat Karl Marx olaya ampirik yaklaşıyor, ortaya attığı fikirlerin geçerliliğini sınamak istiyordu. Kendini fikirlerine o derece kaptırmıştı ki kendi egosunun kölesi olmuştu. Diğer taraftan sözüm ona özgürlüğü savunuyordu. Kendisinin dahi inanmadığı deneyleyerek görmek istediği

tezini, insanları inandırarak ispat etmeye çalışıyordu. Devrim mücadelesinin hem pratikte hem teoride en azimlilerinden olan, özgürlüğün sağlam rahiplerinden Bakunin'i enternasyonelden ihraç ettirmesi, Karl Marx'ın egosunun ne denli yükseldiğinin en bariz ispatlarındandır. Arzuladığı dünya hayaline hem teorik söylemleri hem pratik katkılarıyla en büyük desteği veren

bir insana dahi bu kadar tahammülsüz davranışı kanıtların en geçerlisi olsa gerek. Hoş Karl Marx'ın hırsları vardı da, Bakunin'in yok muydu?....

Brent Adkins
Brent Adkins

Heidegger kendi ölüm analizinde, Varlık ve Zaman okuruna, ölüm mefhumuyla neyi kastettiğini ve canlılığını yitirme anlamında yok oluş ya da vefat etme gibi ilişkili diğer kavramlardan nasıl farklılaştığını belirlemek için dikkatlice tasarladığı bir ayrımlar birliği sunar. Heidegger'in ölüm analitiği, Varlık ve Zaman'ın merkezini işgal eder ve insani varoluşa dair

analizinden bariz bir şekilde yitimsel olan insani varoluş analizine bir geçiş sunar. Bu gecişi mümkün kılsın diye, ölüm analitiğinin amacı, Heidegger'in insan varoluşuna bütünselliği içinde kavradığını ortaya koymaktadır. Bir şeyi bütünselliği içinde kavramak için, sınırlarını idrak edebilmek, nerede başlayıp nerede bittiğini tespit etmek gerekir. Gelgelelim,

bütünselliğe dönük bu ilgi, derhal bir problem getirir gündeme. Heidegger, Varlık ve Zaman'ın ilk bölümünde, şu sonuca ulaşır: Dasein'ın haiz olduğu varlık türü, kaygıdır. Kaygı, Dasein'ın olanakları içinde kendi önünde var olma yolu olarak tanımlanır. Zira Dasein'ın olanaklılık olarak kurulmuş olması, bir şeylerin daima Dasein için yerine getirilmeden

kaldığı anlamına gelir.

Brent Adkins
Brent Adkins

Bir fenomen bizzat kendi içinde kendini açığa vuran bir şeydir ya da varlığa gelen şey bir fenomendir. Bu noktada, Heidegger'in bu soruşturmayı yürütmek için neden fenomenolojinin tek uygun yöntem olduğunu düşündüğünü bariz biçimde anlayabiliriz. Şayet varlık hep bir varlığın varlığıysa ve bu yüzden varlığın anlamını herhangi bir dogmatik önesürüm dayatmadan

idrak etmemiz gerekiyorsa, ihtiyacımız olan şey, varlığın kendi varlığı özelinde kavranabilmesi için kendi içinde kendini göstermesidir. Heidegger'in açıkça öyle olduklarını düşündüğü gibi, eğer var olanlar bu türden fenomenlerse, şu durumda varlık soruşturması uzun zamandır devam ediyordur. Gelgelelim Heidegger, var olanlar anlamını görünüş olarak

baskılamaya başladığımız anda ortaya çıkan bir başka anlamın söz konusu olduğunu belirttiği zaman, bir güçlük baş gösterir. Var olanlar gerçekte oldukları gibi görünmezler hep. Aslına bakılırsa, Heidegger'in projesi, Dasein'ın ontik var olma biçiminin ontolojik var olma biçimini gizlenmesine dayanır. Dasein her daim gerçekte nasılsa öyle göstermez kendisini.

Heidegger'in projesinin başarılı olabilmesi için, bir varlığın kendini kendi içinde, başka bir şey olarak ya da olmadığı bir şey olarak gösterebileceğini ortaya koyması gerekir. Heidegger'in fenomenin bu anlamları arasındaki karşılıklı yapısal bağıntıyı ortaya koymak gerekir.