Alman Yahudi Alimlerinden Franz Rosenthal diyor ki:
“Eğer İslam, bilimi; bilim olarak teşvik etmeyip de, bilimin insan hayatına menfaati bakımından veya başka bakımlardan teşvik etmiş olsaydı bu, bilimlerin İslam dünyasında bu kadar gelişmiş olmasına kâfi gelmezdi.”
San Francisco’da bir ilkokuldaki öğrencilere sözel ve mantık ön-testi verildi. Rosenthal ve Jacobson örneklemin yüzde 20’sini rastlantısal seçtiler ve bu grubu ‘atak yapanlar’ –öğretmenlerin üstün performans bekleyebileceği çocuklar- olarak adlandırdılar. Daha sonra yapılan bir sözel ve mantık testinde, atak yapanlar grubundaki öğrenciler, önceki teste kıyasla
kayda değer ölçüde daha yüksek notlar aldılar. Dahası, öğretmenlerinin değerlendirmelerine göre bu öğrenciler diğer sınıf arkadaşlarından daha ilgili, daha meraklı ve daha uyumlulardı. Bu sonuçlar çarpıcıydı. Anlaşılan o ki, öğretmenlerin, öğrencilerin olağanüstü olduğunu düşünmeleri, öğrencilerin performanslarında göze çarpan bir iyileşmeye yol
açmıştı. (...) Deneysel bir çalışmada, öğretmenlerin beklentilerinin öğrencilerin spor faaliyetlerindeki başarımları üzerinde bile etkili olduğu görüldü. Öğretmenler, çekilen mekik ve şınav sayılarıyla ölçülen spor performanslarında, daha yüksek sayı beklentisi içinde oldukları öğrencilerden daha yüksek performans aldılar. Bu bulguların ihtilaflı doğasına
rağmen, araştırmacılar öğretmen-beklentisi etkisini belgelemeye devam ediyorlar. Etkileşimciler saf yeteneğin akademik başarı üzerindeki etkisinin sanıldığından daha az olabileceğini vurguluyorlar.
"Doğrudan beynin merkezine, bizi uyanık ve hayatta tutan en hayati fonksiyonların tümünün bulunduğu gizli ve gizemli bölgeye bakıyorum. Hemen üzerimde, bir katedral tavanının büyük kemerlerine benzeyen derin damarlar var; içserebral venler, ileride bazal Rosenthal venleri ve sonrasında orta çizgide, mikroskobun ışığıyla parlayan lacivert renkli Galen'in Büyük Ven'i.
Nörocerrahlarda hayranlık uyandıran anatomi işte budur."