Ziya Paşa diyor ya, insanın ihtiyacı bir lokma ekmek iken, bu keşmekeş-i derd-i ihtiyaç neden?
Onlara Arapça dedim ki: "Allah korkusu" nu, "Allah'ın bütün hareketlerimizi kontrol altında tuttuğunu bilme şuurunu tavsiye ederim" dedim. Bir de, " masa başında oturmanızı ve okumanızı tavsiye ediyorum. Ancak masa başında otururken aklınız Oxford Caddesi'nde, Champ- Elysées veyahut da Kahire'nin Süleyman Paşa Caddesi'nde dolaşmakta olmasın! Aklınızla, bedeninizle masanın
başına oturup okumanızı tavsiye ediyorum" dedim.
Riyad’a gittim. Televizyoncular geldi, benimle konuşurken “Bize ne tavsiye edersiniz” diye sordular.
....
Bir de “masa başında oturmanızı ve okumanızı tavsiye ediyorum. Ancak masa başında otururken de aklınız Oxford Caddesi’nde, Champs- Elysees veyahut da Kahire’nin Süleyman Paşa Caddesi’nde dolaşmakta olmasın! Aklınızla, bedeninizle masanın başında
oturup okumanızı tavsiye ediyorum” dedim.
"Bize ne tavsiye edersiniz" diye sordular. Onlara dedim ki: "Allah korkusu"nu, "Allah'ın bütün hareketlerimizi kontrol altında tuttuğunu bilme şuurunu tavsiye ederim" dedim. Bir de, "masa başında oturmanızı ve okumanızı tavsiye ediyorum. Ancak masa başında otururken de aklınız Oxford Caddesi'nde, Champs-Elysees veyahut da Kahire'nin Süleyman Paşa Caddesi'nde dolaşmakta
olmasın! Aklınızla, bedeninizle masanın başında oturup okumanızı tavsiye ediyorum" dedim.
Bir de, "masa başında oturmanızı ve okumanı-
zı tavsiye ediyorum. Ancak masa başında otururken de aklınız
Oxford Caddesi'nde, Champs-Elysees veyahut da Kahire'nin Sü-
leyman Paşa Caddesi'nde dolaşmakta olmasın! Aklınızla, bedeni-
nizle masanın başında oturup okumanızı tavsiye ediyorum'' dedim.
"Riyad'a gittim. Televizyoncular geldi, benimle konuşurken "Bize ne tavsiye edersiniz?" diye sordular. Onlara Arapça dedim ki: "Allah korkusu"nu, "Allah'ın bütün hareketlerimizi kontrol altında tuttuğunu bilme şuurunu tavsiye ederim." dedim. Bir de, "masa başında oturmanızı ve okumanızı tavsiye ediyorum. Ancak masa başında otururken de aklınız Oxford Caddesi'nde,
Champs-Elysées veyahut da Kahire'nin Süleyman Paşa Caddesi'nde dolaşmakta olmasın! Aklınızla, bedeninizle masanın başında oturup okumanızı tavsiye ediyorum" dedim", der.
Bir de, "masa başında oturmanızı ve okumanızı tavsiye ediyorum. Ancak masa başında otururken de aklınız Oxford caddesinde, Champs-Elysées veyahut da Kahire'nin Süleyman Paşa Caddesi'nde dolaşmakta olmasın! Aklınızla, bedeninizle masanın başında oturup okumanızı tavsiye ediyorum" dedim.
Ondan birkaç sene sonra Riyad’a gittim. Televizyoncular geldi, benimle konuşurken “Bize ne tavsiye edersiniz” diye sordular. Onlara Arapça dedim ki: “Allah korkusu”nu, “Allah’ın bütün hareketlerimizi kontrol altında tuttuğunu bilme şuurunu tavsiye ederim” dedim. Bir de, “masa başında oturmanızı ve okumanızı tavsiye ediyorum. Ancak masa başında otururken de
aklınız Oxford Caddesi’nde, Champs-Elysées veyahut da Kahire’nin Süleyman Paşa Caddesi’nde dolaşmakta olmasın! Aklınızla, bedeninizle masanın başında oturup okumanızı tavsiye ediyorum” dedim.
Riyad’da televizyoncular benimle konuşurken, “Bize ne tavsiye edersiniz” diye sordular. Onlara Arapça dedim ki: “Allah korkusu”nu, “Allah’ın bütün hareketlerimizi kontrol altında tuttuğunu bilme şuurunu tavsiye ederim” dedim. Bir de, “masa başında oturmanızı ve okumanızı tavsiye ediyorum. Ancak masa başında otururken de aklınız Oxford Caddesi’nde, Champs
-Elysees veyahut da Kahire’nin Süleyman Paşa Caddesi’nde dolaşmakta olmasın! Aklınızla, bedeninizle masanın başında oturup okumanızı tavsiye ediyorum” dedim.
Turan: Gençlere, üniversitede okuyanlara, bilim çalışanlara neler söylemek istersiniz?
Sezgin: Bundan 20-25 sene evvel Kuveyt Üniversitesi’nde bir konferans vermiştim. O zaman kitabımın 6. cildi çıkmıştı. Bir genç kalktı bana dedi ki: “Siz bu zor kitabı yazıyorsunuz, bize neler tavsiye ediyorsunuz?” Ben de ona Arapça dedim ki: “Gerçek bir züht. Yani dünyanın
nimetlerinden feragat edebilmek! Ben belki daha iyi şartlarda yaşayabilirdim, ama otuz yıldan beri evden çıkarken çantama sadece küçük bir ekmek parçası koyarak gidiyorum enstitüme. Enstitüye geldiğimde dolabımdan ufak bir peynir parçası veya bir yağsız reçel çıkarır, onunla öğle yemeğini hallederim. Yani 10 dakikayı geçmiyor benim öğle yemeğim. İkincisi ise
‘sabrun cemil...’Tatlı sabır...” Bunu hatırlarım daima. Ondan birkaç sene sonra Riyad’a gittim. Televizyoncular geldi, benimle konuşurken “Bize ne tavsiye edersiniz” diye sordular. Onlara Arapça dedim ki: “Allah korkusu”nu, “Allah’ın bütün hareketlerimizi kontrol altında tuttuğunu bilme şuurunu tavsiye ederim” dedim. Bir de, “masa başında oturmanızı ve
okumanızı tavsiye ediyorum. Ancak masa başında otururken de aklınız Oxford Caddesi’nde, ChampsElysees veyahut da Kahire’nin Süleyman Paşa Caddesi’nde dolaşmakta olmasın! Aklınızla, bedeninizle masanın başında oturup okumanızı tavsiye ediyorum” dedim.