Simone, kadınlarla erkekler arasında tam bir ayrım yapmayı ve cinsel yaşamda da erkeksiz başının çaresine bakmayı savunan feminizme karşıdır: "Ben, kadını bir dişiler gettosu içine hapsetme fikrine tamamen karşıyım", der.
"Görünüşe bakılırsa, erkeksiz bir dünya oldukça eğlenceli."
Erkeğin daha çok şey yaptığına, kadından daha üstün olduğuna ilişkin dişe dokunur bir kanıt olmasa da herkes aynı şeyi söylüyordu: Erkeksiz bir köylü evinin anlamı ne? Ben de şöyle düşünüyordum: Kadınsız bir evin anlamı ne? Ama herkesin her zaman söyleyegeldiğinin ağırlığı daha fazlaydı elbette.
Eğlenip mutlu olma konusunda Vasanti'nin boşanma işlemleri tamamlandıktan sonra başka erkeklerle tanışmak, belki tekrar evlenmek gibi şeylerle ilgilenip ilgilenmediğini merak ettim. Hindistan'daki kadın hareketinin en çarpıcı yönlerinden biri de, Batılı romantik söylemlerin hiçbirinin gündemde olmaması. Mutsuz bir evlilik geçirmiş kadınlar nadiren yeni bir eş
aradıklarını ifade ediyor. Hayatlarında herhangi bir erkek olmadan yaşamak istiyorlar. KİSKÖ'nün benimsediği önde gelen fikirlerden birinin Gandi düşüncesinden gelen kendine yeterlilik olmasından çok memnunlar. Gandi düşüncesi şöyle: Tıpkı Hindistan'ın sömürgeci sahiplerine muhtaç olmadan ayakta kalıp kendine olan saygısını ve özgürlüğünü kazanması gibi,
kadınlar da saygınlıklarını ve özgürlüklerini sömürgeci sahiplerinden, yani erkeklere bağımlı yaşamaktan kurtulmadıkça edinemeyecekler. Erkeksiz yaşayabilmelerini kendilerine saygının bir işareti olarak görüyorlar. Bu kadınların aslında yaşamın önemli zevklerinden birinden mahrum kalıp kalmadıklarını düşünebiliriz. (bu kadınlar genellikle homofobik olup lezbiyen
bir ilişkiyi akıllarından bile geçirmez.)
"Ömrü boyunca kimseyi sevmemişti. Mart ayını erkeksiz geçirdiği için tüylerini dikip damlarda kavga aranan dişi bir kediye benziyordu."