HiraiZerdüş
HiraiZerdüş

"Burası bir uçurumun kenarı... "Ölmek nasıl bir şey?"diye tekrarlıyorum içimden.Dedikleri kadar jilet kesiği gibi kesiyor mu acıları? Mesela, ne kadar bir şiddetten sonra hafifler insan? Biliyor musunuz ?
Biliyorsanız söyleyin.
Bir insanın en doruktaki bir acıda bile duyarsız kalabilir mi kalbi? Azı, çoğu, ölçüsü nedir?
"Acı" diyorum, acı hani?

Şimdi, hangi inanç geri çevirecek içimdeki intihar isteğini? Nasıl bir umut erteleyebilir ecele beni? Beni kandıracak bir söz var mıdır bu dakikadan sonra ve hâlâ? Varsa söyleyin.
Gelecekse beklerim.
Ama kandırmayın beni.

HiraiZerdüş
HiraiZerdüş

Vicdanımın en orta yeri acıyor.   Size de arada bir olur mu böyle? “Acaba” diyorum; bu ince çizgide nefes aldınız mı hiç? Ben çoktandır alıyorum, şimdi bile…
Üst üste hem de bin kere tekrar ederek ve katlayarak çoğaltıyorum içimdeki sancıyı.
Burası bir uçurum kenarı… Metrelerce yukarıdan aşağı doğru bomboş gözlerle bakılan bir yer. Ne kadar da

özgürlük kokuyor ah! Sonrasında kanatlarım varmış gibi bir hisse kapılıyorum.  Tadına bakmak için sabırsızlanıyorum aslında. “Ölmek nasıl bir şey?” diye tekrarlıyorum içimden.  Dedikleri kadar jilet kesiği gibi kesiyor mu acıları? Mesela, ne kadar bir şiddetten sonra hafifler insan? Biliyor musunuz?
Biliyorsanız söyleyin. 
Bir insanın, en doruktaki bir

acıda bile duyarsız kalabilir mi kalbi? Azı, çoğu, ölçüsü nedir?
“Acı” diyorum, acı hani? 
Yaktığı yerden bir cerahat gibi akıp gider mi ya da hiç gitmez mi? Merak ediyorum sahiden. Şimdi, hangi inanç geri çevirecek içimdeki intihar isteğini? Nasıl bir umut erteleyebilir ecele beni? Beni kandıracak bir söz var mıdır bu dakikadan sonra ve hâlâ? Varsa

söyleyin.
Gelecekse beklerim. 
Ama kandırmayın beni. 

HiraiZerdüş
HiraiZerdüş

Burasi bir uçurum kenarı.. Metrelerce yukarıdan aşağı doğru bomboş gözlerle bakılan bir yer. Ne kadar da özgürlük kokuyor ah! Sonrasında bir kanatlarım varmış gibi bir hisse kapılıyorum. Tadına bakmak için sabırsızlanıyorum aslında. "Ölmek nasıl bir şey?" Diye tekrarliyorum içimden.Dedikleri kadar jilet kesiği gibi kesiyor mu acıları?
Mesela,ne kadar bir

şiddetten sonra hafifler insan? Biliyor musunuz?
Biliyorsanız söyleyin.

Gary A. Haugen
Gary A. Haugen

Görünüşe göre, sömürgeci güçler gelişmekte olan dünyayı yarım asır önce terk ettiklerinde, kanunların çoğunun değişmesine rağmen kanun yürütmesi, yani sıradan insanları şiddetten korumak için değil, rejimi sıradan insanlardan korumak için tasarlanmış olan sistemler değişmemiş. Bu sistemler, anlaşılıyor ki, asla yeniden düzenlenmemiş.

Gary A. Haugen
Gary A. Haugen

“Gelişmekte olan dünyadaki cezai adalet sistemleri neden yoksulları şiddetten korumakta bu kadar sefil bir şekilde başarısız oluyor?” sorusuna Dhillon’ın verdiği yanıt dolambaçsızdı. O sistemler asla sıradan insanları şiddetten korumak için tasarlanmamıştı; sömürgeci hükümdarları sıradan insanlardan korumak için tasarlanmıştı.

Funda Kaya
Funda Kaya

Türkiye'ye baktığımızda her katmanda şiddetin olduğunu görüyoruz. Çalışan kadın şiddetten muaf değil ya da eğitimli erkek şiddet uygulamaktan kaçınmıyor. Bir şekilde öyle ya da böyle şiddet hayatın, kültürün içine girmiş durumda. Ekonomik sorunlar halledildiğinde muhtemelen belli ölçülerde azalma olacaktır, ancak tamamen yok olacağını beklemek gerçekçi

değildir.

Muharrem Balcı
Muharrem Balcı

Toplumsal cinsiyet eşitliği projesi içindeki “Cinsel tercih/ yönelim” kavramının/durumunun, devletin farklı cinsel yönelimleri olan insanları şiddetten koruma yükümlülüğünü ifade ettiği ve eşcinselliğe ilişkin hiçbir değer yargısı içermediği iddiası ile cinsel tercih/yönelim masumlaştırılmaya çalışılmaktadır. Kavramın aslı cinsel yönelim değil cinsel

tercihtir.ı Cinsel tercih/yönelim kavramı/durumu sadece devletin bu insanları da şiddetten koruma yükümlülüğünü değil, aynı zamanda her tür ifade özgürlüğü adı altında afişe olmayı, toplumu inanç ve kültür değerlerini tahrip ve tahrik etmeyi ve şiddeti davet etmeyi de beraberinde getirmektedir.

Toplumda eşcinsellere karşı, sırf eşcinsel oldukları

için değil, görünür olmanın da ötesinde özendirici toplumsal faaliyetleri nedeniyle tepki vardır. Bu tepki de, toplumun inancında bulunan “ifsad” kavramı kapsamındadır. Bireysel açıdan hak sahibi olmakla, örgütsel olarak haklarını kullanmak adına toplumun ahlakına aykırı faaliyetler eşit görülüp ifsada meşruiyet kazandırılmaktadır. İstanbul Sözleşmesi bu

ifsada (örgütsel eylemlere) meşruiyet kazandırdığı için de tepki doğurmaktadır.

Muharrem Balcı
Muharrem Balcı

Cinsel tercih özgürlüğü İstanbul Sözleşmesine göre 0-18 yaş arasındaki 'kadınları’ da kapsamaktadır. O hâlde kanunlarda çocuk sayılan 0 ~18 yaş aralığındaki çocuk/kadınların da cinsel tercih/yönelim özgürlüğü vardır. Zira Sözleşme kadınları şiddetten korumayı amaçladığı kadar, onların cinsel tercih özgürlüklerini de güvenceye almaktadır. Bu kabul

aynı zamanda 0-18 yaş aralığındaki kadınların karşı cinsle veya aynı cinsle veyahut yetişkinlerle her tür cinsel temasta bulunmasına imkân vermektedir. Bunu adı pedofilidir. Dolaylı açıdan İstanbul Sözleşmesinin pedofiliye yol açtığını ifade etmek abes sayılmamalıdır.

Burada karşılaştığımız bir itiraz şudur:

Sözleşmenin 3/f maddesinde

018 yaş arasındaki çocukların kadın sayılması, kız çocuklarının şiddet görmesi hâlinde onların Sözleşmedeki koruma hükümlerinden mahrum edilmemesi içindir.

Bu itirazı iyi niyetle yapılmış bir itiraz şeklinde alıyoruz elbette. Ancak çocukların haklarını koruma düzeyinde başta BM olmak üzere uluslararası anlaşmalar vardır ve Türkiye bunların

tamamına imza koymuş, onaylamış ve yürürlüktedir. Millî kanunlarında gerekli düzenlemeleri de yapmıştır. Kültürümüzden hiç çıkmayacak şekilde, 0-18 yaş arası dişiler kız çocuklarıdır. Onları kadın diye kabullenmek ve çocuk haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerin muhatabı yapmak, Batı zihniyetinin bir ürünü olarak, kadına tanındığı gibi cinsel

tercih özgürlügü tanımak olur ki, yukarıda da belirttiğimiz gibi bu pedofiliye yol açar.

Nitekim -bu çalışmanın merkezindeki konu olmamakla birlikte- yine BM Çocukların Cinsel Suiistimal ve Cinsel lstismara karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinde (Lanzarote Sözleşmesi)“ bu yorumumuzu çağrıştıracak hükümler, 13 yaş sonrasına ilişkin

cinsel özgürlüklere cevaz veren istisnalar mevcuttur.” İstanbul Sözleşmesinin Giriş kısmında ilk paragrafta Lanzarote Sözleşmesine atıf yapılmaktadır. BM Lanzarote Sözleşmesi metnindeki istisnai hükümlerin çocuk istismarına yol açabileceği bizzat kendi kurumsal Raporunda90 doğrulanmaktadır. İlginçtir, Lanzarote Sözleşmesinin hukuki değerlendirmesi bu çalışmanın

sonlandırıldığı günlere kadar yapılmamıştı. Türkiye’de ilk defa Mücahit Gültekin’in video konuşmasıyla yorumladığı Lanzarote Sözleşmesinin hukuki değerlendirmesini bir genç hukukçu Ebubekir Esad Baş yaparak, İstanbul Sözleşmesindeki tuzakların benzerlerinden kamuoyunu hukuki yönden aydınlatmış oldu.