Nazlı Pakkan
Nazlı Pakkan

Keşke anıları da parfüm gibi şişeleyebilen bir şey icat edebilselerdi. Hem kaybolmaz hem de bayatlamazlardı. Ne zaman istersem, şişenin kapağını açıp anıları baştan yaşayabilirdim o zaman.

Nazlı Pakkan
Nazlı Pakkan

Ölüm Korkusu’nda Kim Novak’la başka problemler de yaşadınız değil mi?

Evet, Kim’in kafası kendi fikirleriyle dolu olduğundan ondan istediğimi almam çok zordu. Fakat sonuçtan memnun olduğum sürece... Rol aslında Lekeli Adam’da çalıştığım Vera Miles’ındı. Kostümleri hazırlanmış, değişik saç renkleri denenmiş ve birinde karar kılınmıştı.

Çekimlere hazırdık; ancak Vera ele geçirdiği hayatının fırsatının tadını çıkarmak yerine hamile kaldı! Bu filmle bir star olacaktı ama o, Tarzan’ı oynayan kocası Gordon Scott’a karşı koyamadı.

Nazlı Pakkan
Nazlı Pakkan

Sesli filmler bize utanmamız gereken bir geçmiş verdi.

Nazlı Pakkan
Nazlı Pakkan

Hitchcock’un film çekme teorisi basit: Konuyu önemsemiyorum, oyunculuğu önemsemiyorum; fakat filmi ‘film’ yapan unsurları umursuyorum... İzleyiciye çığlık attıran bütün teknik kullanımları önemsiyorum.” Suçla özdeşim kurması konusundaysa, “Genellikle cinayet mahalinde en ilginç sonucun amatörlerden çıktığını düşünüyorum. İşini groteks bir anlayışla

mayalayıp serinkanlılıkla ve zevke yapan insanlar var. Aydın insanların yarattığı nazik, iyi bir kargaşa hâli hâkim ve ben bunu seviyorum,” diyor.

Nazlı Pakkan
Nazlı Pakkan

Hiç daha önce kullandığınız bir yöntemi tekrar kullandığınız oldu mu?

Bir örnek verebilir misiniz?

Rebecca’da Joan Fontaine’in patronu sigarasını krem kutusunun içinde söndürüyor. Kelepçeli Âşık’taysa Jessie Royce Landis yumurtada.

Tekrarın farkındayım. İkinci örnek yumurtaya karşı olan mutlak nefretimi gösteriyor.

Nazlı Pakkan
Nazlı Pakkan

Film hala öncelikli olarak hikayeyi görüntülerle anlatan bir araç olmak zorunda. Sesli filmin çıkışı sahnenin her avantajını sinemaya da verdi; fakat hikayelerimizi kelimelerle anlatmaktan hoşnut olmak zorunda değiliz.

Nazlı Pakkan
Nazlı Pakkan

“Neden sinemaya gidip başkalarının filmlerini seyretmiyorsun? diye sordum.

“Birçok sebepten... Öncelikle benim kendi yöntemlerim var. Ne zaman başka birinin filmini seyretsem kendi yöntemimin yerine onun yöntemini denemek gibi bir yanılsamaya düşebileceğimi düşünüyorum. Onların çok mantıklı görünüyor; ancak uyguladığımda başarısız oluyorum. Belki iyi

yöntemler ama bana göre değiller. İkinci sebep ise farkında olmadan onların fikirlerini kopyalama ihtimalim. Bir fikir, bir ışık efekti, diğer bazı yönetmenlerin bir şeyi yapma konusundaki yöntemlerinin beni cezbetme ihtimali ve bunları benim şuursuzca bir sonraki filmimde kullanabilme ihtimalim. Bunlar benim filmimde çok saçma dururlar, çünkü benim özelliklerim değiller.

Bunu başka insanların filmlerine bırakıyorum.

Nazlı Pakkan
Nazlı Pakkan

Sıradan seyirci açısından dramatik etki başka nerede? Unutmamalısınız ki, Bisiklet Hırsızları İtalyan seyircisinin ilgisini çekmeyi başaramamıştı. Bu filmi örnek vermeniz komik oldu. Bisiklet Hırsızları’nın çekildiği dönemde Kaliforniya’nın kuzeyinde bir evimiz vardı ve yanımızda bir kelime bile İngilizce konuşamayan İtalyan bir anne ve kız çalışıyordu. Bir

gün eşim ve ben ikisini San Francisco’ya götürdük. Eşim kıza bir şeyler almak istiyordu. Ben de Bayan Chiesa’yla tek başıma kalınca onu sinemaya, Bisiklet Hırsızları’nı seyretmeye götürdüm. Bir İtalyan filmi olduğundan ilgisini çeker diye düşünmüştüm. Salonda sadece yirmi kişi vardı. Film boyunca sadece bir kere, baba oğlunu tokatlayınca iç çekti. Film bitip

dışarı çıktığımızda filmi beğenip beğenmediğini sordum. “Güzel, ama neden bir bisiklet ödünç almadı ki? dedi. Tabii bendeki her şeyi yıktı. Ben de, “Bayan Chiesa, nasıl filmlerden hoşlanırsınız?” diye sordum. “Ahh, Betty Grable müziklerini severim,” diye cevap verdi.

Nazlı Pakkan
Nazlı Pakkan

Gizli Teşkilat’ta Grant, Eva Marie Saint’in ölümünü ister gibi görünüyor: Uygun bir eş adayı ya da bir sevgili gibi görünmesindense, bir düşman ya da tehlikede olan bir kadın gibi olması onu daha mutlu eder.

Neydi şu eski Oscar Wilde mısrası? “Oysa herkes öldürür sevdiğini...” Bu bence en doğal şey; gerçekten.

Bunu biraz sapkınca bulmuyor

musunuz?

Neticede her şey bir açıdan sapkınca, öyle değil mi?

Nazlı Pakkan
Nazlı Pakkan

Bir film için yıllar önce kafamda hayali bir cast oluşturmuştum. Bütün isimler teknik terimlerden oluşuyordu. Bunu hiç duydunuz mu? Başrol oynayan kadının adı Dolly Plan’dı. Başrol erkeğinse Ward Robe (Kostüm). Kötü adam Mike Shadow (Mikrofon Gölge), Alman casus Herr Dresser (Bay Giydiren), kadın karakter Mae Kopp, kameraman Otto Fokus, küçük bayan oyuncumuz Faye Doubt

(Faye Şüphe), balerinimiz Pan Over. Yönetmenin adı Manny Takes (Birçok Tekrar), kurgucumuzun adı Edi Tör. Sanat yönetmenimizin adı Sanat Yönetmeni, ışık şefimizin adı da Xavier Ares,dı (Xavier Ark).