“İnsanlar zulmeder,
ama kader adalet ister.”
“Batı medeniyeti,
İslam medeniyetinin çocuğudur”
“Gayretimin bir kısmı bilim
dünyasına hizmet, ama diğer çok
mühim bir gayesi ise;
koskoca bir İslam aleminin yitirmiş
olduğu kendine hürmeti,güveni ve
İnsanlık tarihindeki yerini hatırlatmak, kaybettiklerini iade
etmek içindir.”
''İslam'ın bilimle alakasının olmadığına dair şeyler,
Ritter'in söylediklerine tamamen aykırıydı.
Modern dünyasının gelişmesinde İslam Dünyası'nın
hiçbir katkısının olmadığını düşünüyorduk.
Bir oryantalist olmasına rağmen , hakkı teslim eden Ritter'in
bu sözleri,İslam İlimleri tarihine merak sarmam ve öğrenmem
için beni
kamçıladı.
Dünya adına bütün işleri terk ederek gece gündüz bunun
için çalıştım.''
Şimdi düşününüz; siz bir dinin mensubusunuz ve o dinin peygamberi ne diyor; " İki günü birbirine eşit olan insan zarardadır" Bunu Müslümanlar kâfi derecede göz önüne almadılar. İnsanların dikkatini buna çekmediler. Demek ki İslâm dini sizden her gün yeni bir şey istiyor. Bu soruyu her Müslüman'ın kendisine sorması lazım. Nasıl ki bir tüccar, ' Bugün kazancım ne
oldu?' Diye her gün kendisine sorarsa, bizim gibi bilimle uğraşanlar, hayır yapmak isteyen insanlar da her zaman ' Bugün ne öğrendin bugün yeni bir hayır işledin mi?' Diye kendine sormalıdır.
Batı medeniyeti İslam medeniyetinin çocuğudur. Fuat Sezgin
''İslam'ın bilimle alakasının olmadığına dair şeyler,
Ritter'in söylediklerine tamamen aykırıydı.
Modern dünyasının gelişmesinde İslam Dünyası'nın hiçbir katkısının olmadığını düşünüyorduk. Bir oryantalist olmasına rağmen , hakkı teslim eden Ritter'in bu sözleri,İslam İlimleri tarihine merak sarmam ve öğrenmem için beni kamçıladı.Dünya adına
bütün işleri terk ederek gece gündüz bunun için çalıştım.''
Bir şablon halinde hepimizin bildiği ve sizlerin de okuduğu bu tarihe göre bütün ilimleri Yunanlılar kurmuş, aradan hiçbir şeyin yapılmadığı asırlar geçmiş 16. Yüzyıl sonlarında Avrupalılar yavaş yavaş bu bilimleri tekrar elde etmiş ve geliştirmeye başlamışlar. Peki! Gökten mi inmiş, bir anda bilim adamlarına vahiy mi gelmiş? Yok öyle bir şey! Hangi coğrafyadan
geçmiş, hangi muhteva ile aktarılmış, bunları göz ardı etmişler, uzun zaman içinde de unutturdular.
"11. asırda Tunuslu bir tacir olarak İtalya’ya giden, sonradan Constantinus Africanus adını alan
kişi, Monte Cassino Manastırı’na kapandı. Bu zat, Tunus’a gidip 3 yıl sonra İslam bilginlerine ait
25 tıp kitabıyla Salerno’ya dönmüştü. Africanus, Manastır’a kapandıktan sonra kitapları Latinceye
tercüme ettirdi. O kitaplar, ‘ya kendi adıyla veya eski
Yunan otoritelerinin adıyla’ yayımlandı.
Çalışkan, becerikli ve kurnaz İtalyanlar, 17. yüzyıla kadar İslam eserlerini, Sicilya adası ve Güney
İtalya üzerinden Avrupa’ya taşıdı. Ancak, hep kendi isimleriyle yayımladılar.İtalya; İslam
medeniyeti ve biliminin Avrupa’ya aktarılmasında bir ‘istasyon’ görevi yaptı."