Hermann Berger
Hermann Berger

Çingeneler çok eski devirlerde aya ve güneşe bir tanrıya tapınırcasına tapınmışlardır. Kalderaslar yeni ayı (hilal), uğur getirdiği düşüncesiyle bir tür dua ile karşılarlar.

Hermann Berger
Hermann Berger

Transilvanya'daki Çingeneler şunu anlatırlar: Günlerden bir gün Tanrı, büyük suyun içine bir değnek atar. Değnek büyür ve koca bir ağaç oluverir. Bu ağacın altında oturan şeytan ise, Tanrı'yı selamlar. Birlikte dokuz gün boyunca suyun üstünde dolaştıktan sonra, Tanrı dünyayı yaratabilmek için şeytandan, denize dalıp dipten kum getirmesini ister. Tanrı ona, adını

söylemek suretiyle bunu başarabileceğini söylediğinden, şeytan
kendi adını söyler. Fakat kum ısınır ve onu yakar. Bu şekilde dokuz gün boyunca kum çıkarmaya çalışır ve bu arada öylesine yanar ki, kapkara olur. Nihayet kendi adını söylemeden denizin dibinden kum çıkarır ve Tanrı bu kumdan dünyayı yaratır.
Şeytan, ağacın altında yaşamak istediğinden

Tanrı'yı kovmaya çalışır, fakat büyük bir boğa gelir ve onu beraberinde alıp götürür. Ağaçtan yere et parçaları düşer ve yaprakların içinden insanlar fırlar.

Hermann Berger
Hermann Berger

Geçimlerini, her ülkede olduğu gibi
dilencilik ve hırsızlığın dışında, demircilik, falcılık, müzik ve dans, at alım satımı, ayı oynatıcılığı, çerçilik vs. ile sağlamaktadırlar. Bu arada, kavimlerin pek çoğu bu sayılan faaliyet alanlarından sadece birinde uzmanlaşmıştır.Avrupa'da ortaya çıkmalarından kısa bir süre sonra, değişik ülkelerde kısmen

acımasız takiplere maruz kalmışlar, daha sonra da kendilerini Nazi Almanyası'ndaki toplama kamplarında buluvermişler. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde Çingenelerin karakteristik özellikleri gittikçe daha fazla yok olmuştur. Gelişen sanayileşme sonucu Çingenelerin geleneksel geçim kaynakları da sınırlanınca, misafir oldukları halkların
kültürüne tümüyle

asimile olmaları, zamanın akışı içinde kendiliğinden tamamlanacak gibi görünmektedir. Üstelik
son zamanlarda bu asimilasyon süreci, Çingenelerin isteksizliğinden çok, yerleşik düzende yaşayanların geleneksel şüphecilikleri sonucu uzuyor izlenimi uyandırmaktadır.

Hermann Berger
Hermann Berger

"Çingene kanı" taşıdığını iddia eden üç ana grup bulunmaktadır: Kaldera, Gitano ve Manuşlar.

Hermann Berger
Hermann Berger

Altın çağ olan Birinci Dünya'da, insanlar henüz keder, hastalık ve ölüm nedir bilmezken, bir gün yaşlı bir adam, bir karı kocanın kapısını çalar ve geceyi geçirecek bir yer ister. Ertesi gün vedalaşırken
eve bir balık bırakır ve evin erkeğine, dokuz gün sonra geri dönünceye kadar balığı muhafaza etmesini buyurur. Fakat adamın karısı şeytana uyar ve

balığı kızartır. Bunun üzerine kadını bir yıldırım çarpar ve böylece kendisi dünyada ölen ilk kişi oluverir. Bu olayın ardından hiç durmadan yağmur yağmaya başlar. Yaşlı adam dokuz gün sonra geri döndüğünde, adama yeniden evlenmesini, bir gemi inşa etmesini, içine yeryüzündeki hayvanları doldurmasını ve yanına bitkilerin tohumlarını da alarak gemiye binmesini

söyler. Bir yıl daha yağmur yağmaya devam· eder, sonra sular çekilir. Fakat o günden beri insanlar artık ölümlüdür ve yaşamlarını sürdürebilmek için ağır bir biçimde çalışmak zorundadırlar.

Hermann Berger
Hermann Berger

Kaldera Çingeneleri. Yalnız kendilerinin gerçek Çingeneler olduğunu iddia ederler. Adlarından da anlaşıldığı üzere, çoğu kazancılıkla uğraşmaktadır. Rumence'de kazanın adı calde radır. Önce Balkan
Yarımadası'ndan çıkmışlardır, sonra Orta Avrupa'dan Fransa'ya geçip beş kola ayrılmışlardır.

Hermann Berger
Hermann Berger

Bu geleneği bugün de koruyan kavimlerde, doğum çadırda ya da arabada yapılmaz, bilakis hangi mevsim ve hangi saatte olursa olsun tenha bir yerde, eğer mümkünse bir akarsuyun yakınında gerçekleştirilir. Anne ve yeni doğan bebeği bu suda yıkanır. Bu, sadece akan bir suyun bütün kirleri ve zararlı şeyleri yıkayıp temizleyebileceği biçimindeki yaygın inançla örtüşen bir

gelenektir.

Hermann Berger
Hermann Berger

Carana. Urmen Kraliçesi Matuya'nın hizmetkarları olan, Çingene halk inançlarında geçen ürkütücü dev
kuşlardır. Bu kuşlar, eğer her gece aynı kadının (bir Kesali'nin, Kesali) göğsünden emebilirlerse 999 yıl yaşarlar. Caranalar, yanılarak sekizinci sevgiliyi edinen curmen) ve bu yüzden de mutsuz bir biçimde sararıp solan Urmenlere acır ve onların ölmelerini

kolaylaştırırlar. Kemikleri sıyırırcasına bütün etlerini gagalarlar ve kemikler toprağa gömülüp yok olur gider. Etleri Urmen Kraliçesi'ne götürürler, o da
bunları, Urmenlere hakaret eden insanların üzerine fırlatır. Bu etten yiyen insanlar ise çıldırırlar. Carana, Ay'ın ( Yıldızlar'ın) büyümesini ve küçülmesini de sağlamaktadır.

Hermann Berger
Hermann Berger

Kuzey Almanya'daki Çingeneler kimi ağaçları -ve bazı renkleri- kavim sembolü olarak kutsal kabul ederler. Eski Prusya'daki Çingeneler renk olarak siyah ve beyazı, ayrıca çam ağacını (ya da kuşburnu çalısını), Yeni Prusya'dakiler yeşil ve beyazı, yine "mayıs ya da yortu ağacı" diye bilinen kayın ağacını; Hannover'dekiler
ise siyah, mavi ve altın renkleri ile üvez

ağacını kutsal kabul ederler. Üvez ağacının kutsal kabul edilmesinin nedeni, söylenceye göre bir Çingene kralının bu ağacın altına gizlenerek kendini takip edenlerden kurtulmuş olmasıdır.

Hermann Berger
Hermann Berger

Eski literatürlerde Çingenelerin inanç ve dinine ayrılmış olan
bölümler, monoton bir biçimde tekrar edilen şu iki düşünceyle sınırlıdır. Buna göre Çingenelerin herhangi bir dini
yoktur ve olsa olsa misafir oldukları halkların dinine görünüşte uyum gösterirler