"İnsanlar bir milyon yıldan beri doğup ölmekte, ama yalnızca altı bin yıldır yazmaktadırlar."
-Etiemble-
"Basit muhasebe işlemleri için alçakgönüllü bir amaçla ortaya çıkan yazı Mezopotamyalılar için önce bir bellek yardımcısı, sonra da konuşma dilinin izlerini koruma yöntemi, hatta iletişim kurmanın, düşünmenin ve ifade etmenin farklı bir aracı olmuştur."
"Yazının tarihi kesinlikle bir aile tarihidir. Çünkü İbranice gibi Arapça da Fenike yazısından türemiştir."
Yazının tarihi Sümer'de başlıyor, tam 5000 yıl önce. Sümer ülkesinde ve mezopotamya'da yalnızca insan belleğine yardımcı olması için kullanılan yazı, çiviyazılarından Mısır hiyerogliflerine, Müslüman dünyasının hat sanatından Ortaçağ yazmanlarının kaligrafi çalışmalarına ve Çin'in düşünce yazılarına dek zaman içinde çok farklı biçimler alıyor. XV.
Yüzyılda matbaanın icadıyla birlikte yazının tarihi basımcılığın tarihiyle birleşiyor. Yazı genelleşiyor, yaygınlık kazanıyor.
"Hemen hemen bütün uygarlıklarda yazının romanı aynı bölümle başlar: Eski Çinlilerde - tıpkı Sümerler, Mısırlılar, Hititler ve Giritlilerde olduğu gibi-, ilk göstergeler değişmez bir biçimde çizimler, piktogramlar ve piktogram bileşimlerinden oluşuyordu."
"Her şey Mezopotamya'da, Dicle ve Fırat arasında başlamıştır. Basra Körfezi'nden Bağdat'a (günümüzde Irak'ın başkenti) kadar uzanan bu Ortadoğu bölgesi, İ.Ö. 6. ve 1. yüzyıllar arasında güneyde Sümer, kuzeyde de Akad ülkeleri arasında paylaşılmaktaydı."
"Yazmayı becerebilen laiklere ender rastlanır."