“Zaten hayat hep beklenmedik şeylerle dolu, öyle değil mi..? Biz beklerken ya da hayal ederken hiçbir şey olmaz...”
“Bir kulübe de olsa, insan evinin özlemini duymadan edemiyor...”
“Sevgili oğlum... Giden kimse geri gelmiyor. Sen hiç döneni gördün mü..?”
Olgun meyveler pamuk astarlı sepetleri kapar.
“Biz kelebekler kadar genç bir türüz; bugün doğduk, yarın öleceğiz...”
“Sorun da bu, kimsenin hayal gücü yok..!”
Şu karanlıkta ne vardı da her şeyi değiştiriyordu?
“Duygusallığım ertesi sabah beni terk etmişti. Uykunun olaylar arasında böyle tuhaf biçimde mesafeler yaratabilmesi nasıl da teselli edici...”
İnsanların onun soğuk, belki de kibirli olduğunu düşündüğünü biliyordu. Bundan memnundu da. Ama yine de bazen diğer insanların hayatlarındaki kalabalık kakofoninin özlemini çekiyordu, bunun onu mutsuz kılacağından emin olmasına rağmen.
“Geçmiş her zaman bugünde mevcuttu...”
“Hayatı yakalayabilseydim ve onun bir parçasını yeniden yaşayabilmek için saklayabilseydim, işte bu anı bir cam kavanoza hapsederdim... Üzerine kar yağan şu yabancı evlerin olduğu küreler gibi sallayabilmek ve istediğimde içine girebilmek için...”
Şimdi, yüz yüzeyken eski öfkemden eser yoktu. Veya belki de ona güçlünün zayıf olan karşısında duyduğu o utkulu yüce gönüllülükle bakıyordum.
“Avlarıyla oynayan timsahların sonunda kendileri yem olur...”
Benim tek bir arkadaşımın, eve gelmemi bekleyen kimsemin olmadığı bir şehirde yüzlerce, binlerce, sonsuz sayıda yabancıyla doluydu sokaklar.
"Ya biz insanlar?... Biz kelebekler kadar genç bir türüz; bugün doğduk, yarın öleceğiz."
Bu büyük evler kibirden başka nedir ki..?
"Avucunuz bir imkansız özlemler atlasından başka birşey değil". Parmağıyla yaşam çizgime dokundu ve "özlemden başka bir şey yok, "dedi.
“Konuşmaya pek alışık değilim. Ya konuşacak bir şey bulamam ya da hiç durmadan konuşurum.”
: ))
Neşeli ve mutlu olmak için kendimi ne kadar zorlarsam o kadar kötü hissediyordum..
Başarımın beni, belki de eski benliğimin küçümseyebileceği birine dönüşmekten nasıl korkuttuğunu sadece ona itiraf edebiliyordum.
