Ahmet Taner
Ahmet Taner

Peki ya devlet, kimi devlet teorilerinde iddia edildiği gibi toplumun tamamının içinde eridiği bir kurum değilse nedir? Rothbard için bu sorunun cevabı çok açıktır: "Devlet, toplumun içinde yer alan ve belli toprak parçası üzerinde güç ve şiddet kullanımı konusunda tekel iddiasında bulunan bir örgüttür."

Ahmet Taner
Ahmet Taner

Kapitalizmi insanlık için arzu edilir ve ahlaki kılan, bu sistemin yarattığı zenginliğin ortak fayda türü altruist beklentileri karşılaması değil, insanın rasyonalist doğasına uygun tek sistem olarak insanın insan olarak hayatta kalmasını mümkün kılması ve yönetim sisteminin adalet olmasıdır. Kapitalizmin refah ve zenginlik yarattığı doğrudur ancak bu sadece ikincil

bir sonuç yani kapitalizmin yan ürünüdür.

Öyle ki, kapitalizmin yirminci yüzyılda yaşadığı gerilemeden kapitalizm karşıtları yerine bu sistemi ahlak/adalet temelinde değil, etkinlik/fayda/refah temelinde savunan liberalizm taraftarlarını sorumlu tutması biraz da bu yüzdendir. Rand 'ın kapitalizm savunusunun faydacı sonuçsalcı bir zemin yerine ahlak ve adalet

temelinde yükselmesi sosyal teorisinde liberteryen unsurların bir sonucu olarak algılanabilir.

Ahmet Taner
Ahmet Taner

Zira Rothbard 'a göre bir kimsenin desteklediği belirli bir ahlak eylemini dikkate almayan ona saygı göstermeyen bir moralite kavramının hiçbir anlamı yoktur. Eğer bir kimse ahlaki eylemleri olduğu kadar gayri ahlaki eylemleri de yapma özgürlüğünden yoksunsa, ahlaki eylemler yapması icbar ediliyorsa, bu durumda o kimsenin ahlaklı olma şansı elinden alınmakta, böylece insanın

farklı alternatifleri muhakeme etmesine, arzu ettiği hedeflerine varmasına ve kendi fikrini oluşturmasına izin verilmemektedir. Düşünürün açıkça ifade ettiği gibi "insan için tek ahlaki olan müdahaleden masun olarak kendi tercihlerine göre karar almak ve eylemde bulunmaktır. Özgürlüğün insan doğasının ahlaki bir gereği olması da bu yüzdendir."

Ahmet Taner
Ahmet Taner

İnsan bireysel olarak düşünebilen hissedebilen ve kıyaslama yapabilen ve harekete geçebilen bir varlık olduğundan hayatta kalması ve inşikaf edebilmesi için öğrenmede tercihte bulunmakta ve yeteneklerini geliştirmekte ayrıca kendi bilgi ve değerlerine göre hareket etmede özgür olmalıdır.

Bu insan doğasının vazgeçilmez yolu olup bu sürece zor/cebir kullanarak

yapılacak müdahaleler insan doğasına karşı gelmek demektir. Kısaca insanın öğrenmesine tercihlerine zorla yapılacak bir müdahale, esasında insani olmayan bir eylem olması nedeniyle insan ihtiyaçlarının doğal yasalarının ihlali demektir.

Ahmet Taner
Ahmet Taner

Toplumsal yaşamda cebrin kaçınılmazlığını kabul eden ve bu nedenle genel davranış kurallarının gerekliliğine inanan Hayek, bu kuralları uygulayacak ve bireysel hak ve özgürlük ihlallerini engelleyecek bir kurum olarak devletin gerekliliği sonucuna ulaşır. Rothbard ile Hayek 'in ayrıldıkları asıl nokta budur. Rothbard, Hayek gibi klasik liberallerin öngörüsünde olduğu

gibi insanlık tarihinin hiçbir döneminde insan hak ve özgürlüklerini korumak amacıyla devlet diye bir kurum oluşturulmadığını, saldırgan müdahale ve işgaller kullnarak bu güç tekelinin elde edildiğini öne sürer.

Ahmet Taner
Ahmet Taner

Ekonomik eşitsizliğin kökenini insan doğasında arayan Rothbard, insanoğlunun diğer canlı türlerine nisbetle sahip olduğu en önemli hasletlerden biri olarak, her birinin diğerlerinden farklı ve biricik (unique) olmasını gösterir. Bu yüzden insanlar birbirinin yerine ikame edilemezler. Ona göre, "aralarında her ne ortak özellik ve benzerlik olursa olsun bizleri bir insan eylemini

veya niteliğini onurlandırmaya, taltif etmeye veya araştırmaya iten onların farklılığıdır."

Esasında Rothbard için insanoğlunun doğal olarak biricikliği yani insanların birbirinden farklılığı o kadar önemlidir ki eğer bu evrensel bir hakikat olmasaydı bireysel özgürlüğe yönelik argümanlar da çok zayıflardı. O meşhur sözünde ifade ettiği gibi:

"Eğer insanlar karıncalar gibi birbirinin yerine ikame olabilselerdi/birbirleriyle benzer olsalardı, herkesin zihin kapasitesi, yetenekleri ve kişiliğini geliştirecek fırsatların arttırılmasını kim dert ederdi ki."