Adil Öztürk
Adil Öztürk

Müneccim edasıyla konuşursun lakin erken konuşursun.Birazdan kimin galip gelip kimin Erlik’in ateşten nehirlerini boylayacağını göreceğiz!

Adil Öztürk
Adil Öztürk

Aksu çayının iyesi, ruh verdiğinin malzemesinden sıyrılıp dilediği bir ete büründü. Kamdan iki defa daha uzun, dört defa daha ağır bir varlık şeklini aldı. Kendisi için yarattığı kolları kamın silahından bin defa daha keskin ve vücudu kadar uzundu. Gözleri gökte süzülen ay kadar yuvarlak, parlak; ancak kıpkızıldı. Ağzını güneşten ilhamla oluşturmuştu.

Çayın binlerce yıl döverek aşındırdığı kayalar gibi sert vücudu çevik, acımasız ve korkutucuydu.

Adil Öztürk
Adil Öztürk

"Ara sıra gelen ağlama isteği her gece oturur oldu içine. Çok ağladı; yaraların acısından, anasının acısından, terk edilmişliğin acısından ağladı. Birkaç seferden sonra artık ağlamaktan bile utanmaz olmuştu. Zira bütün o hıncını, ezilmişliğini içinden söküp atıyordu ağlamak. Kim bilir kurt kuş bile acımıştır bu haline. Bazı geceler bir çift baykuşun,

kumrunun ona hüzünle eşlik ettiğini duyuyor, bazen kurtların uluyuşunu ağıt gibi işitiyordu."

Adil Öztürk
Adil Öztürk

"Bunun üzerine tüm heybetiyle süzülmekte olan kayçı iyesi, havada biraz daha yükselerek delici bakışlarını bu üç büyü ehline yoğunlaştırdıktan sonra tek kelime etmeden karanlıklar arasında kayboldu."