Ve insanı deli eden, olabileceğin, olması gerekenin parmaklarımızdan kayıvermesi.
Trajedi bu.
Hitler ve Stalin dönemlerine baktığınız zaman,sanat,devlet eliyle desteklenen-her ne kadar propaganda aracı olarak kullanmak için olsa da ve sınırları kesinlikle devlet tarafından belirlense de-bir şey.Ama bugün bundan bile mahrumuz.Yapılan şeyler yapılması gerekenin yanında zerre bile değil.Keşke bir sistem olsa da kültür empoze edilse.
Ahlak ne midir? Ahlak, bir şeyin yanlışlığına sadık kalmaktır, öteki bir şeyin de doğruluğuna sadık kalmaktır. Nihayetinde bu ikisinin anlamlarına sadık kalmaktır, diğer bir deyişle, arkasında durmaktır, olması gerekenin ve olmaması gerekenin.
Bedenin ağırlığı kalkınca, günlük endişelerin sıkıntılardan uzaklaşınca, hafifliyor ve geriye dönüp bakınca, yaşamda ki amacın bir anda farkına varıyorsun. Bu gerçekten inanılmaz ama bir o kadar da olması gerekenin olduğunu hissetmek gibi...
...yalnızlık, acı veriyor; acı, var olması gerekenin yokluğundan geliyor.
François Brune bir söyleşisinde [Taarruz (Anonim) 2005, 89. 108], reklamcıların hem reklamını yaptıkları şeyi bir arzu nesnesine dönüştürerek doğal olmayan bir istek ortamı oluşturduklarını hem de bu şekilde reklamı yapılan her şeyi 'arzu nesnesi’ haline getirdiklerini ifade ederken; insanların arzularına seslenen ve onları uyandıran bu durumun bir anlamda mutlu
olabilmeyi de zorlaştırdığını ve hattâ imkanla'rını yok ettiğine işaret eder. izleyiciyi, yani bir anlamda tüketiciyi izlediği, gördüğü reklamı yapılan ürün, yaşantı, tarzın ulaşılabilir olduğunu, tek yapması gerekenin istemesi olduğuna inandırmanın zor olmadığını ekleyen Brune, TV reklamlarında renkli ve imrenilir olarak görülen her şeyin mutluluğun
tanımı veya aracısı olduğuna ikna edilen izleyiciye ‘sende de olmaması için hiçbir sebep yok, bu mutluluktan bu rahatlıktan ve bu konfordan sen de faydalanmalısın' düşüncesini kolaylıkla ifade edebildiğini ve de etkisinin de yadırganamayacak kadar çok olduğunu söyler.
Noi, yapmaları gerekenin bu olduğunu biliyordu, yine de veda etmek zordu.