.
Birbirini tamamlayıcı, fakat değişik geleneklerden gelen halkların yaşadığı bu imparatorlukta, bu alanlarda Türklerle boy ölçüşebilecek kimselerin bulunmadığını biliyorlardı. Örneğin at sırtında ok atabilmek yalnız Türklere özgü bir yetenekti.
.
Selçuklu Devleti, önceden var olan bir toplumun Türk çerçevesi içinde yeniden sunuluşudur.
Anadolu'nun Türkler tarafından fethedilmesi ve Türkiye diye bir ülke haline gelmesi, Avrupalılara her zaman, kavranamayacak, kabul edilemeyecek ve biraz da hazmedilemeyecek bir durum olarak gözükmüştür.
1143’te Sancar’ı ezen Karahıtay hanı Gür Han, Nesturileri himayesi altına almıştı. Müslüman dünyasının Nesturileri, Gür Han nezdinde Keşiş John’u görüyorlardı.
Alp Arslan nasıl yaptıysa yaptı, Türk akıncılarına özgü bir tuzak kurarak ve kaçıyormuş gözükerek Bizans ordusunun çözülmesini sağladı. Moralin çökmesi, ordunun işini bitirdi. O gün akşam olduğunda, İslam tarihinde ilk kez bir Basileus, Müslümanların tutsağı bulunuyordu.
12. yüzyılın sonları kadar erken bir tarihte bile, Romalılara karşı olan Teodore Balsamon, insan ruhuna saygı duyan Türklere teslim olmayı, insanların ruhunu tehdit eden Franklara teslim olmaya yeğ tutmuştur.
Alaaddin Keykubad, Doğu'nun büyük güçlerinden biriydi. Rodos'un karşısındaki kıyılardan Dicle Nehri'nin kaynağına ve Eskişehir'den Ağrı Dağı'na kadar uzanan bütün Anadolu'nun, hiç tartışmasız tek hakimiydi. Ayrıca, komşusu olan küçük Hristiyan krallıkları, Kilikya'daki Ermenileri, Gürcüleri ve belki de Trabzon'u kendine bağımlı duruma getirmişti.
Suriyeli Mihael’e göre “Türkler kutsal gizlere önem vermediklerinden, ... bir kimsenin nasıl ibadet ettiğini araştırmak ve bu nedenle bir kimseyi cezalandırmak onlara çok ters gelen birşeydir. Bu yönden hain be yobaz kimseler olan Greklerin tam karşıtıdırlar.”
Rum'daki (Anadolu'daki) Sultan Mesud'un uyruklarının büyük bir bölümü Greklerdir. (Grekler) Dürüstlüğü ve hükumetinin düzenliliği nedeniyle onun yönetimi altında yaşamayı yeğ tutuyorlar.
